Bu yazıyı okurken gerçekten istendiğinde bir çok şeyi başarmanın mümkün olduğunu göreceksiniz. Kırşehir’de bulunan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ve Kazısı belki bir çoğumuzun adını ilk defa duyduğu bir müze ve kazı. Biz bir hafta sonu bu bölgeyi ziyaret ettik ve Japon arkeologlar Dr. Sachihiro Omura ve eşi Masako Omura’nın özverili çalışmalarını yakından gördük.
Bölgedeki kazılar 1985 yılında başlamış ve hala devam ediyor. 1998 yılında Japon Prens Takahito Mikasa’nın onayı ile burada Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü kurulmuş.
Kaman, Yassıhöyük kazı alanına girdiğimizde bizi Türkçe konuşan bir Japon arkeolog karşıladı. İlk şokumuzu burada yaşadık. Dr. Sachihiro Omura kazı alanını anlatırken o kadar heyecanla anlatıyor ki; yaptığı işin kendisi için çok değerli olduğunu size hissettiriyor. Yassıhöyük, Kalehöyük ve Büklükale’de 1985 yılından bu yana yapılan kazılarda Eski Tunç Çağı, Orta ve Geç Tunç Çağı, Demir Çağı ve Osmanlı Dönemine ait buluntular ortaya çıkarılmış. Yassıhöyük kazı alanında bir saray kalıntısı olduğu düşünülen büyük bir yapı ortaya çıkarılmış. Burada bir de karum yer alıyor. Belki bilirsiniz bu isimde Ankara’da bir alışveriş merkezi var. Antik çağlarda ticaretin yapıldığı dükkanların bir arada bulunduğu yerlere verilen isimdir karum.
Kazı alanında bu açıklamaları dinleyip biraz dolaştıktan sonra bulunan eserlerin sergilendiği müzeyi ziyaret etmeye sıra geldi. Bizi bir kaç sürpriz daha bekliyordu müzede. Önce müze bahçesinden içeri girip bir hayli yol aldık. Bozkırın ortasında birden yeşil bir alanın içine girmiştik. Dr. Sachihiro Omura bize bir bahçe göstermek istediğini söyledi. Müzenin muhteşem bir Japon bahçesi varmış. Bunu eşiyle birlikte bir kaç senede oluşturmuşlar. İçinde Japon kiraz ağaçları, bir göl ve yapay bir şelale ile gölün içinde çok sayıda Japon balığı yer alıyor. Tabi Japon bahçelerinde yer alan süs objeleride bahçedeki yerlerini almış. Müze bahçesinden dolayı 2011 yılında en iyi yeşil müze ödülünü almış.Bahçeye Japon Prensi Takahito Mikasa’nın adı verilmiş. Ancak bu ismi verebilmek için yedi yıl bürokrasi ile uğraşmışlar. Prensin adını bir yere vermek çok da kolay değilmiş.
Japon kiraz ağaçları olan sakuralardan biraz bahsetmek istiyorum. Burada somei-yoshino, ezo-yamazakura ve yamazakura kiraz ağaçları yer alıyor. Çiçek açtıkları zamanlarda görmek isterseniz genelde Mart ayı sonu ve Nisan ayının başlarında gitmeniz doğru olur. Bunun yanı sıra bahçede yaklaşık 15 çeşit ağaç yer alıyor.
Bu Japon bahçesi Japonya dışında başka bir ülkede var olan en büyük Japon bahçesiymiş. Prens Mikasa Türkiye’ye geldiğinde önce Ankara’da Anıtkabir’i ziyaret ediyor sonra da bu bahçeye gelip bir bakıyormuş. Ancak buranın tam bahçe olması için en az 100 yıl gerekir diyor Dr. Sachihiro Omura. Geriden gelenlere emanet edilecek bir miras. Şimdilerde bu bahçede düğün fotoğrafı çektirmek için bir çok çift geliyormuş. Muhteşem bahçe sonrası sıra geliyor müzeyi gezmeye bu sefer höyük şeklindeki müzeye giriyoruz. Müze toprağa gömülü üzeri çimenlerle kaplı bir höyük şeklinde inşa edilmiş.
Müzede gördüğümüz bir kaç eser bizi çok etkiliyor. Bir tanesi kaplan asa başı, diğeri yerleşim yerlerini katman katman göstermek için mekanik bir sistemle katmanları aşağı indiren ve her katmanda ayrı bir ışığın yandığı basit ama etkileyici, eğitici bir höyük maketi, dünyada bilinen ilk cam şişe burada sergileniyor. Bir de gördüğümüz tablet parçaları aklımızda kalıyor en çok.
Dr. Omura’nın disiplinine haran olmamak elde değildi. Burada her gün buluntular için defter tutuluyormuş, bu defterler kazı boyunca değişmeden aynı olmalıymış ona göre. Beyaz defter ile başlayıp sonrasında mavi kaplı bir defter ile devam etmek olmazmış. Kendisi 50 senelik defter alıp kazı boyunca tutulacak günlüklerde kullanılması için saklıyormuş. Başarının sırrı bu disiplinden geliyor herhalde.
Kazıdan çıkan eserlerin temizlendiği alana gittiğimizde ise İş Bankası’nın katkılarıyla alınmış bir X-ray cihazı görüyoruz. Dr. Omura bu cihaza gözü gibi bakıyor. Çünkü bu cihaz bulunan eserlerin incelenmesi ve doğru şekilde temizlenmesi için en gerekli ve işleri oldukça kısaltan bir aletmiş.
Türkiye’den ve dünyanın başka ülkelerinden gelen bir çok arkeolog burada eğitim alıyor. Çocuklar için özel eğitimler veriliyor. Müze için yaptırılmış olan tişörtler, kupalar, çantalar var. Bu ürünlerin hepsinin geliri burada kurulu bulunan bu kurum için çok iyi işlerde kullanılıyor. Gelen yardımlar doğru kullanılınca azalmamış artmış ödeneklerle ile bazı öğrencilere burs verilmiş.
Ben hayran kaldım gördüklerime. Yolunuz düşerse burayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Kazı olmazsa, müze o da olmazsa Japon bahçesi ilginizi çekecektir. Ankara’dan Kaman’a (Kırşehir) ulaşmanız iki saat sürüyor oradan bir taksi ile müzeye ve tabi Japon bahçesine ulaşabilirsiniz.
Zehra Selamlar, :) Eski arkadaşları anarken hayatın akışını bir kenara itip tanıdık yüzler görmeyeli uzun zaman oldu. En kısa zamanda bir gezi programınıza katılmayı arzu ediyorum. Japon parkı ve arkeloji müzesini baharda gezmek çok güzel olur. İnşallah gitme fırsatı bulurum. Umarım eşin ve sen iyisinizdir. Saygı ve sevgiler. :)
Merhaba Ercüment,
biz iyiyiz teşekkürler. Sen de iyisin umarım. Hayli zaman oldu görüşmeyeli kısa zaman içinde görüşmek dileğiyle.
Japon disiplinine hayran olmamak elde değil. Birgün burayı mutlaka ziyaret etmek istiyorum..
Evet Emel gerçekten etkileyici bir yer. Yaptıkları işler çok güzel.
Elimizdeki Japon oyuncakları olan fotoğraf makinelerinden ne kadar titiz ve mükemmeliyetçi olduklarını anlayabiliyoruz zaten :)