Dubrovnik, Hırvatistan’da tam da Adriyatik denizi kenarında bir hayal alemi gibi. Ortaçağ’dan kalma ve bugün UNESCO dünya mirası listesinde korunması gereken değerler arasında bulunan bir şehir. Bu korumayı kesinlikle hak ediyor. Güzel olmasına oldukça güzel elbette ama bir o kadar da turistik ve pahalı bir şehir. Başından başlayayım anlatmaya. Hırvatistan’a gitmek için vize almanıza gerek yok. Türkiye’ye vize uygulamayan nadir ülkelerden. Buraya direk uçamazsanız sorun değil yakın ülkelerdeki bir havalimanına insenizde buraya otobüsle ulaşmanız oldukça kolay. Örneğin Makedonya Ohrid’den buraya gelen otobüsler var. Dubrovnik tepelerden göründüğünde seyahat aracınız her ne ise durdurup şöyle bir tepeden bakın öncelikle. Elbette bir fotoğrafını çekin böylece şehre indiğinizde beyninizde nerelerde gezdiğinizin tablosu daha rahat belirecektir. Şehre tahta bir köprüden geçerek giriyorsunuz alt kısımda hendekler var. Kale girişinde kocaman kapılar yer alıyor. Savaş dönemlerinde kapılar kapandığında güvenlik bir nebze de olsa sağlanmış oluyordu sanırım.
Dubrovnik’de 1472 yılına kadar Latince konuşulurken bu yıldan sonra senato karar alarak slavca konuşulmasına karar vermiş. Burada yaşayan tüm Hırvatlar ana dili olarak Slavca’yı kullanıyorlar. Dubrovnik bugünkü ismi dışında antik çağlarda Ragusa diye anılırmış. Bir ara Bizans İmpartorluğu himayesinde kalmış daha sonra şehirde Venedik kuralları geçerli olmuş. Bunlar yetmezmiş gibi şehir 6 Nisan 1667’de 5000 kişinin öldüğü büyük bir deprem geçirmiş ve büyük hasar almış. 1806 yılında Napolyon tarafından işgal edilmiş. 1808 Napolyon devrilince bu kez Avusturya Macaristan İmparatorluğu yönetimi ele almış. Daha yakın tarihe doğru gelirsek II Dünya Savaşı sonunda Hırvatlar ve Slavlar birleşerek Yugoslavya olduklarında Dubrovnik’de bu topraklar içinde yer aldı. Ta ki 1991’de tekrar savaş başlayana kadar Hırvatlar bağımsızlıklarını kazanamadılar. Ancak bu tarihde Sırplar’dan ayrılan Hırvatlar bağımsız Hırvatistan oldular böylece Dubrovnik’de bir çok başka güzel şehirlerle birlikte Hırvat topraklarında kaldı. Balkanlar dendiğinde aklıma gelen en güzel iki ülke Makedonya ve Hırvatistan oluyor.
Dubrovnik bir Ortaçağ şehri ve oldukça iyi korunmuş durumda. Kale içinde yaşam hala devam ediyor. Kalenin surları 2 km civarında ve kara tarafında daha kalın deniz tarafında daha inceler. Surların üzerine çıkıp gezmek isterseniz bu mümkün ama buna bile para ödemeniz gerekiyor. Kalenin içi turizm için para basıyor diyebilirim. Surlara çıkış 10 Euro. Değişik açılardan fotoğraf çekmek istiyorsanız çıkmanızda fayda var. Ortaçağ’da bir ticaret limanı olan şehir bugün önünde lüks yatların demirlediği bir cazibe merkezi. Kale içinde yaşam devam ediyor demişdim. Ancak burada yaşamaya cesaret ister. Evden çıktığınızda bir şey unuttuysanız geri dönüp almak için bir hayli merdiven çıkmanız gerekecek. Kalenin orta kısmında kilise, minik dükkanlar ve ön kısmındaki yat limanı dışında bir düzlük alan yok. Bunun dışında evler merdivenli sokaklarda yer alıyor.
Bu evlerin büyük çoğunluğunda kalabilceğiniz odalar bulabilirsiniz. Genelde iki katlı olan evlerin bir kısmı pansiyon olarak kullanılıyor. Ancak buradaki pansiyonlar normal bir otelden pahalı. Yazımın en başında da oldukça pahalı bir yer olduğu belirtmişdim. Kale içinde konaklamak isterseniz bir odanın fiyatı yemek hariç 40 Euro civarında. Kale dışına çıktığınızda fiyatlar değişim gösteriyor elbette. Örneğin 40 m2 lik bir evi (kazo@hi.htnet.hr) yüksek sezonda günlüğü 90 Euro’ya kiralayıp 4 kişi kalabilirsiniz. bu evin içinde mutfak olduğu için bazı günler yemeğinizi kendinizde yapabilirsiniz. Zira Dubrovnik’de yemek de biraz pahalı. Ancak pizza gibi basit bir şey yemeyi tercih ederseniz kişi başı 8-9 Euro’ya karnınızı doyurabilirsiniz.
Bu kale şehrin içinde nereler gezilir bir bakalım. Kentin kapısından içeri adım attığınız anda ilk görceğiniz yapı St. Saviour Kilisesi. Yapımına 1520 yılında başlanmış ve 8 yıl sonra bitirilmiş. Gotik tarzda inşa edilip Rönesans elementleri kullanılmış bir yapı. Büyük depremde zarar görmediği için bugünkü yapı orjinal hali ile yerinde durmakda. Şehrin bir diğer ucunda Franciscan Manastırı görülmeye değer bir başka eser. Yapımına 1137 yılında başlanmış bir yapı ancak 1667 yılında neredeyse tamamı yıkılmış. Bugünkü yapı Roman Gotik tarzda inşa edilmiş içinde çok geniş bir kütüphane barındırıyor öyleki eser sayısının 30.000 olduğu söyleniyor. Manastırın içinde bir de güzel bir bahçesi var. Ayrıca avlusunda bugün hala eczane olarak hizmet veren ve Avrupa’nın ikinci en eski eczanesi olduğu söylenen bir de eczane var. En eski eczane nerede derseniz o da İspanya’nın Katalonya bölgesinde yer alıyor. Bu yapılar Dubrovnik’de benim gördüğüm en önemli yapılardı. Bunlar dışında bir çok sokağa girip çıkmayı deneyin. Taş binların çoğu ya hediyelik eşya dükkanı ya da lokanta. Bunlar dışında kalanlarda yarı ev yarı pansiyon. Kale içinden kendinizi alabilirseniz Dubrovniğin diğer yüzünü görmek için kale dışınıda biraz gezmenizi öneririm.
Hırvatistan para birimi Kuna. 1 Kuna yaklaşık 0,13 Euro civarında. Ancak alışveriş yaparken ödemelerinizi Euro veya kredi kartı ile de yapabilirsiniz. Görünüşe göre 50 Euro bozdurunca çok para alacakmışsınız gibi duruyor ama bu para bir kaç saat içinde eriyebilir. Bana sorarsanız Dubrovnik konaklama yapılmadan bir günde gezilip geri dönülecek bir şehir. Onun yerine Kotor veya Budva’da konaklama yapabilirsiniz. Budva’da çok fazla otel ve fiyat seçeneği bulabilirsiniz. Sözünü ettiğim yerler Karadağ’da ancak buradan Hırvatistan’a geçmek oldukça kolay. Arabanız varsa 1,5 ile 2 saat arasında Karadağ’dan, Hırvatistan’a oldukça keyifli manzaralar göreceğiniz sahil yolundan geçebilirsiniz.
Çok güzel anlatım..Kolayca okudum..Mayıs ayında gitmeyi planlıyorum..
Avrupa’da gördüğüm en güzel yer.Gitmeyen kalmasın. İtalyanlardan çok daha iyi pizza yapıyorlar. Deniz mahsülleri, şarabı ucuz. Şiddetli tavsiye.
Dubrovnik… Geçen yaz ziyaret ettiğim ve hayran kaldığım kent. Gelecek yaz yine gitmeyi tasarlıyorum.
Dubrovnik’le ilgili bir fotoğraf da benden olsun… flickr.com/photos/kemalriza/6011353978/in/set-72157627302792186/
her tür gezi yazısını zevkle okuyorum.yakın zamanda gitmeyi planladığım Dubrovnik konulu yazınız oldukça bilgi edinmeme yaradı teşekkürler.