Tiflis Gürcistan’ın en büyük şehri ve başkenti ünvanını elinde tutuyor. Uzakdan bakınca da içine girince de güzel bir şehir Tiflis. Şehri Mtkvari nehri ortadan ikiye bölüyor. Nehir bölmüş olmasına rağmen bir çok farklı dine mensup ve farklı dil konuşan insanlar bu şehirde bölünmeden yaşamayı başarmışlar. Şehire Metekhi kilisesinin bahçesinden bakınca kilise, havra, sinagog ve camiler bir arada görülüyor. Elbette bu tabloda en çok yer alan yapılar kiliseler. Şehirde Gürcüler, Azeriler, Ermeniler ve Yahudiler birlikte yaşıyorlar. Şehrin bir kısmında ağırlıklı Gürcüler yaşarken bir kısmında Azeriler yaşıyor.
Azerilerin yaşadığı yerin girişinde bir hamam sanki sınır belirleyici gibi köşe başını tutmuş. Bu hamam ve bölge Abanotubani olarak anılıyor. Binanın içinde neredeyse herkes Türkçe konuşuyor. Hamam’ı gezip belirli bir kaç bölgesinde fotoğraf çekebilirsiniz. Buradaki Azeriler ile sohbet etmeye çalıştığımızda konuşmak isteyip de konuşamadıklarını fark ettik. Başlarını sürekli olarak yukarı kaldırıp kameraya bakarak yanlış bir şey söylemeyelim kamera bizi çekiyor sonra başımıza bir iş gelmesin dediler.
Her ne kadar komünizm gitmiş gibi dursada değişmeyen bazı şeylerin olduğunu anladık. Bu hamam çok eskiden beri bilinen bir sülfür banyosuymuş. Hamamdan çıkıp sağa döndüğünüzde müslüman mahallesinden içeri adımınızı atmış oluyorsunuz. Kapı önlerinde oturup konuşanlara merhaba demeniz yeterli sonrasında hemen muhabbet başlıyor. Burada yaşamaktan memnun olsalar da çoğunun aklı hala Azerbaycan’da. Bu mahallenin içinde çok rahat bir kaç saat geçirebilirsiniz. Mahallede ilginç komşuluklara da şahit olacaksınız. Örneğin sokakta oturan bir Azeri, bir Rum ve bir Ermeni bayan gördük. Hepsi birbirinin dilini öğrenmiş ve yıllardır aynı mahallede yaşıyorlar.
Şehrin müslüman mahallesinden çıkınca görüntü farklılaşıyor. Evlerin yerini eski şehrin diğer kısmında daha çok kafeler, lokantalar ve hediyelik eşya satan dükkanlar alıyor. Ha tabi bir de kiliseler. Buradaki din görevlilerinin oldukça cana yakın ve güler yüzlü olduklarını söylemeden edemeyeceğim. Hediyelik eşya dükkanlarında çok fazla alacak bir şey bulamayacağınızı belirteyim. Alabileceğiniz en iyi şey Gürcü şarabı olacaktır. Bunun içinde şehrin arka caddesinde birkaç güzel dükkan var. Buralarda şarabı almadan önce tadım da yapabilirsiniz. Şarap fiyatları 4 Euro’dan başlayıp yukarı doğru gidiyor.
Çok fazla kilise olduğunu yazının başından beri vurguluyorum şimdi hangilerine gitmek gerek kısaca bir değinmek istiyorum. Önce Sameba Katedrali diyeceğim. Tarihi bir yapı değil ancak bulunduğu kategoride yani Ortodoks Katedralleri arasında dünyadaki üçüncü en yüksek olanı. İlk ikisi tahmin edebileceğiniz gibi Rusya’da. Sameba Katedrali 1995 ile 2004 yılları arasında inşa edilmiş. Siz onu görmeye gitmesenizde uzun boyu ile o şehrin içinde kendini size hemen gösteriyor zaten.
Mtkvari nehrinin kenarındaki uçurumdan şehre bakan bir başka Ortodoks kilisesi var o çok yüksek değil ama çok yüksekte inşa edildiği için tüm şehre tepeden bakıyor ve nereden baksanız Metekhi Kilisesi’ni görüyorsunuz. Yapının inşa yılı 1278 -1284 gerçekten şehre ait tarihi bir bina görmek isterseniz bu kiliseyi ziyaret edebilirsiniz. Şehrin arkalarında 6cı yüzyıldan kalma Anchishati Bazilikası görülmeye değer. Bazilika için kısaca küçük kilise diyebiliriz. Bizdeki cami, mescit arasındaki ilişki gibi düşünebilirsiniz.
Genelde üç koridordan oluşan küçük ibadet yerlerine bazilika denir ki İstanbul’da bulunan Ayasofya’da başlangıçta bazilika olarak inşa edilmiş geçirdiği yangınlar neticesinde bugünkü şaheser ortaya çıkmıştır. Bahçe kısmında eski bazilikanın kalıntılarını görebilirsiniz. Durmam lazım yine arkeologluğum tuttu. Birgün Ayasofya’yı yazarsam çok daha detaylı bilgi veririm. Tekrar kaldığımız yere Gürcistan’a dönüyorum. Hep kiliselerden bahsettim bir tane de sinagog görmek gerekir. Leselidze Caddesi’ndeki büyük sinagog ziyaret edilebilir. Yapı 1900 yıllarının başında inşa edilmiş. Şehirde yaşayan Yahudiler tarafından hala aktif olarak kullanıyor.
Şehrin biraz uzağında bunca tarihin yanıbaşında modern bir köprü dikkat çekiyor. Tarihi olarak bir değeri olmasada nehre düşen aksi ve ilginç mimarisi fotoğraflanmaya değer. Bu köprüden geçip tekrar şehrin arka sokaklarına girebilirsiniz. Bir şeyler yemek isterseniz daha önce ki Gürcistan şehirlerini yazarken belirtmişdim kaçamayacağınız yiyecek haçapuri olacak. Ancak Tiflis’de bir çok millet karışık yaşadığı için değişik yemeklerde bulmanız mümkün. Örneğin Caravan restoranda Özbek Pilavı yiyebilirsiniz. Otantik tarzda döşenmiş olan bu mekanda fiyatlar 6 GEL’den başlayıp 30 GEL’e kadar çıkıyor (1 GEL = 1,66$, Kasım 2011 fiyatı). Adresi Purtseladze 10 Tiflis.
Tiflis’de konaklama için bir çok seçenek bulabilirsiniz. biz Varazi Otelde kaldık geceliği kişi başı 80 TL civarında bu fiyata kahvaltı dahil. Temiz bir otel ve odaları geniş. Size bu oteli gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. Gürcistanda çok lüks beklentiniz olmasın. Bu otelin üstü 5 yıldız olabilir onlarında fiyatları bir hayli yüksek. Ancak sınıfına göre bu otel oldukça iyi. Alternatif isterseniz 10 USD’ye şehir hostelini önerebilirim. Ancak tüm beklentilerinizi geride bırakıp gitmelisiniz. Son seçenek olarak Skadaveli apartmanını önerebilirim. Bina dışardan kötü gözüksede içi dekore edilmiş ve temiz bir ev burada 3 kişi 30 Euro’ya kalabilirsiniz mutfağı ve çamaşır makinasıda içinde. Son olarak size Gürcistan’ın çok hijyen olmadığını uzun yolculuklarda çok temiz tuvalet beklentinizin olmaması gerektiğini belirtmek isterim.
Güvenlik konusunda endişeniz varsa ve daha önce yazılmış olan yazıları okuduysanız onları kafanızdan silerek gidin derim. Yeni hükümet yolsuzluğa, hırsızlığa ve rüşvete pek izin vermiyor. Bu herşey çok yolunda gidiyor demek değil elbette ama genel anlamda ülkede korkulacak bir şey yok. Bundan bir kaç yıl önce Tiflis’de yolda yürürken turistleri soyuyorlarmış ve polislerin işi hiç bitmiyormuş ancak bugün mesailerinin çok yoğun geçmediklerini bizzat Azeri polislerin ağzından öğrendik.