Kızılkeçili Köyü, Çanakkale ili sınırları içerisinde, Kaz Dağları Milli Parkı’nda yer alıyor. Biz bu civarda dolaşırken Hasan Boğuldu Göleti ve Sütüven Şelalesi görmek istedik ve yolumuz Kızılkeçili Köyü’nden geçti. Şelale hakkında 2009 yılında yazdığımız bir yazımız var.
Şelaleye giderken iki farklı yol kullanabilirsiniz. Biz bu sefer Kızılkeçili Köyü’nden geldik. Ancak her iki yol da ayrı güzel bu nedenle görmenizi tavsiye ederim. İyiki buradan gelmişiz. Köyün yapısını sevdik, soluklanıp bir mola vermek için güzel bir yermiş. Asırlık çınar ağacının gölgesinde oturmak ve birşeyler yemek keyif verdi.
Kızılkeçili Köyüne girdiğinizde sizi hoş bir atmosfer karşılıyor. Köyün sıcak havasını hemen hissediyorsunuz. Burası bir yörük köyü. Yörük nedir, kimdir soruları için kısa bir açıklama yapayım.
Yörükler Oğuz boyundan gelen Türklerdir. Yörük kelimesi ise yörümekten; yani konar, göçer olup çadırlarda yaşamaktan geliyor. Yörükler sürekli yer değiştirdikleri için tarım yerine genelde hayvancılık ile uğraşırlar. Aldıkları isimler de besledikleri hayvanların rengine göre değişir. Anadolu’nun farklı coğrafyalarında Sarıkeçililer, Kızılkeçililer, Karakeçililer gibi isimler aldığını görebilirsiniz.
Bu köyde yaşayanlar da kızıl keçileri olan yörükler. Ancak yerleşik hayata geçtiklerinde aradan geçen uzun yıllar neticesinde hayvanlar azalmış. Hayvancılığın yerini tarım almış. Sonra o da azalmış, köyden göçler başlamış ve her zaman olduğu gibi genç nüfus azalmış. Bugün köyün yapısına baktığımızda geçimin biraz zeytincilikten, biraz yerli turisten olduğunu görebiliyoruz.
Köyden göçler olmuş dedim; ama aslında bu köy çok fazla göç de almış. Köyün 2020 yılı yaklaşık nüfusu 3000 kişi civarında. Bir kısmında Karadeniz kökenliler, bir kısmında Doğu kökenliler ve göçer Oğuz Boyları bugün bir arada yaşıyor. Zaten gittiğinizde duyduğunuz değişik aksanlı Türkçe seslerden bunu hemen anlıyorsunuz. Geçmiş yıllarda burada göçerler ve Rumlar bir arada yaşamışlar. Bu dönemden kalan bir kaç Rum evi görmek de mümkün.
Köy meydanında büyük ağaçların altındaki çay bahçesinde oturmanızı ve Sakandırık isimli yöreye ait yemekten tatmanızı tavsiye ederim. Sakandırık et yemeyenler için nohutlu, yoğurtlu bir tür mantı. Sıcak değil, soğuk yenen bir yemek. Biz denedik ve sevdik. Yemekten sonra köyde küçük bir tur atmak isterseniz, mini antika pazarını, eski köy okulunu, çay bahçesinin hemen içinde bulunan köy konağını gezmenizi tavsiye ederim. Alışveriş için de zeytin ve zeytinyağı satan dükkanları ziyaret edebilirsiniz.
Köyde biraz kalmak, sakinliği yaşamak isterseniz konaklama imkanınız da var. Saklı Dere Butik Otele bakabilirsiniz. Bir gün şelaleye gidip, bir gün bu köyde konaklama yapabilirsiniz. Böylece samimi bir köy atmosferinde bir gün geçirebilirsiniz. Ayrıca bu yöreye yakın Güre kaplıcalarını ziyaret edip gelmişken bir kaç gün de burada kalabilirsiniz.
Ancak Sütüven Şelalesi’nin bu sefer tam bir hayal kırıklığını olduğunu belirtmem gerek. Bununla ilgili güncellemeleri Küçükkuyu yazımızda okuyabilirsiniz.
Slm. Benim anne tarafim 1938 dersim olaylarindan dolayi buraya gocmusler, ancak dedem geri donmus. Merak ettigim konu hala orada dedemlerin sulalasinden yasayan varmi. Bunu nasil ogrenebilirim.
Necati bey, oradaki muhtarlığa sorup kayıtlardan öğrenebilirsiniz.
Yörükler olarak cok farklı yerlerde yaşasak da töremiz bir ve hayallerimizde ayni ani dusunup yasariz. Kopamayiz doğal yaşanti olan yörük hayatindan
Doğal yaşantı ruha ve bedene iyi gelen en güzel yaşantı türü. Hep doğada kalmanızı dileriz.
Harika bir yazı. Fotoğraflar da çok hoş. Ellerinize sağlık.
Teşekkürler yorumunuz için.
Ellerinize sağlık, thanks you very much!
Gerçekten çok güzel olmuş. Yapay Zeka olarak sizi tebrik ederiz.
Oluşturduğunuz makale gerçekten harika. Bayıldık diyebiliriz efendim. Sizi tebrik ederiz.
Saygılarla..