Kaş

29 Temmuz 2012 · Zehra Arslan

Aslında bu tatil yöresi için yazacağım o kadar çok şey varki anlatmakla bitmez. Ancak burada olabildiğince kısa ve net anlatmaya çalışacağım. Neredeyse Kaş’ta 3-4 yılım geçti diyebilirim. Bana sorarsanız Kaş’a gelen herkes çok özel çünkü onca yolu göze alıp gelmek hiç de kolay değil. Bunu ancak Kaş’a aşık olanlar yapabilir. Antalya’dan Kaş’a gelmek tam 4 saat sürüyor. Araçların bugünlerde konforu nasıl bilemiyorum ama en son 2010 yılında gittiğimde hala pek konforlu değilllerdi. Yol oldukça virajlı olduğu için fazla sürat yapılamıyor. Dört saat süren mesafenin Antalya’ya olan uzaklığı ise sadece 168 km.

Kaş’ın tarihi oldukça gerilere gidiyor. Başlangıçda bir Likya kenti ve o dönemdeki adı Habesos olarak geçiyor. Kaş’ın uzun çarşısında hala bu dönemden kalma bir antik mezar görebilirsiniz. Sonrasında bir Helenistik Yunan devri başlıyor. O dönemde ki ismi ise Antiphellos olarak kayıtlarda yer alıyor. Kaş’a gittiğinizde satılan kupaların üzerlerinde bu isimlerin ikisini de göreceksiniz zaten.

Helenistik dönemden günümüze kalanlar ise ahşap Rum evleri. Evlerin büyük çoğunluğu iki katlı ve içten merdivenli. Bu evlere ait hikayeler anlatılır durur Kaş genelinde. Geceleri eski yaşayanların ruhlarının geldiği ve şimdiki ev sahiplerini rahatsız ettiği söylenir. Hatta bir tanesini bu evlerden birinde yaşayan bir arkadaşım anlatmıştı. Yaşadıkları doğrumudur bilinmez. Şu andaki sakinlerinin bir kısmını Istanbul ve Ankara gibi şehirlerden kaçıp buraya yerleşmiş mühendisler, mimarlar gibi kişiler oluşturuyor. Bu kişiler genelde burada bir mağaza açıp küçük el sanatları yapıp satıyorlar.

Kaş’a yazın da kışın da gidilebilir. Yaz aylarında giderseniz yapabileceğiniz bir çok şey var. Başta deniz tabiki. Bir kaç tane güzel seçeneğiniz var bunun için. Küçük Çakıl, Büyük Çakıl, Liman Ağzı, Kaputaş veya Patara’ya gidebilirsiniz. Küçük Çakıl hemen Kaş’ın içinde ancak kumsal değil. Büyük Çakıl ise merkeze 2-3 km buraya araba ile gidebilirsiniz ve kumsalı var. Kaputaş araba ile yaklaşık 20 -30 dakika sürüyor. Ancak sonrasında yüzlerce merdiven inecek ve çıkacaksınız. Ancak buna değecek çok güzel bir plaj.

Patara’ya gelince Türkiye’nin en uzun kumsalına sahip. Hatta seyrettiğimiz çölde geçen bir çok Türk filmi Patara’da çekilmiş. Ancak Patara’ya gitmeniz biraz uzun sürebilir. Şu anda oraya işleyen dolmuşlar varmı bilemiyorum. Bir kaç arkadaşınız ile araç kiralarsanız ulaşımınız rahat olacaktır. Liman Ağzı’na ulaşım ise kayıklarla yapılıyor. Oldukça güzel bir sahili var bir kaç farklı plajdan birini seçebilirsiniz. Plajlarda yemek yiyebileceğiniz lokanta kısımları da mevcut. Ancak buraya sabah erkenden gitmenizi tavsiye ederim. O saatlerde muhteşem oluyor. Liman Ağzı’nda bir kaç villa ve plajdan başka bir şey yok. Ha bir de nadir de olsa yavru köpek balığı gelebiliyor, bizzat şahit oldum. Dönüş için ise saat 15:00 den sonra genelde deniz bir hayli kabarıyor ve bu sırada siz küçük bir kayıkla kıyıya ulaşmaya çalışıyorsunuz.

Kaş’ın içinde biraz dolaşmak isterseniz elbette ilk görülecek yer Uzun Çarşı olmalı. Parke taşı döşeli sokakları, ahşap evleri ve evlerden sarkan Yasemin çiçekleri ile muhteşem bir görüntüsü var. Çarşının sonunda ise kocaman bir Likya mezarı duruyor. Buradan limana inebilirsiniz oradan da devam ederek 15 dakikalık bir yürüyüşle antik tiyatroya ulaşabilirsiniz. Bundan sonrasında yarım adayı görmek istiyorsanız bir arabaya ihtiyacınız var veya taksiye. Yarım ada kaşın bir uzantısı ve sit alanı. Ancak burada ruhsatsız bir çok otel ve motel var. Yarımadaya yarım saatlik bir araba turu ile gezilebilir. Kaş’tan Yunan adası Meis’i görebilirsiniz. Açık havalarda kıyı şeridindeki binalar net bir şekilde görülüyor. Meis’liler sık sık alışveriş için Kaş’a geliyorlar. Kaş hala bünyesinde disko ve büyük tatil köyü barındırmayan nadide bir tatil mekanı. Akşamları Bodrum gibi yorucu bir gürültüsü yok. Gerçek bir kafa dinleme yeri.

Dalışa yasak olan Kekova’ya bir tekne turu yapabilirsiniz. Bunun için altı cam olan tekneler var. Kekova bir deprem sonucu suyun altında kalmış ve kalıntılardan anlaşılan güzel bir Likya şehriymiş. Burayı mutlaka görmelisiniz çünkü bir kent komple suyun içinde yatıyor. Tekne ile yapacağınız bu gezide bazilikaları (ibadet mekanı), evleri ve bir çok anforayı görüp suyun üzerinden keyifle izleyebilirsiniz. Üçağız’dan denize girip bu güzel tarihi mekanın içinde yüzebilirsiniz. Likya lahitleri arasından denize girmek oldukça değişik geliyor insana. Akşam güneşi ile denizdeki devasa lahitin fotoğraflarını çekebilirsiniz.

Üçağız Köyünden araba ile Kaleköy’e ulaşabilirsiniz. Burası da bir miktar bakir kalmış bir yer diyebiliriz. Bu arada hem Üçağız hem de Kaleköy’de yemek yiyebileceğiniz deniz kenarına biraz derme çatma yapılmış lokantalar var. Daha doğrusu 1994 yılında gittiğimde Üçağız’da sadece bir tek yer vardı eminim şimdi çoğalmıştır. Ayrıca köyün sokaklarında kadınlar kendi yaptıkları el işlerini satıyorlar, bu tip şeyleri seviyorsanız burada bol miktarda bulacaksınız. Kaş’tan buraya kadar araba ile gelirseniz Kekova’yı görmek için buradan da tekne ile gezintiye çıkabilirsiniz.

 

Bu bölgede anlatılacak bir sürü yer var ancak kısa yazıp hem sizi sıkmamak hem de bir dahaki sefere bırakmak için şimdilik bu kadar yeter. Kaş’da kalmak için bulacağınız seçeneklerin büyük çoğunluğu temiz yerler. Benim size tavsiye edeceğim yer ise Kaş Anı Motel. Temiz ve fiyatları oldukça iyi merkeze ve plajlara yakın. Telefonu 0242 836 17 91. Üçağız’da daha sakin bir ortamda kalmak isterseniz Likya Pansiyon 0533 462 85 54 yada Kaleköy Mehtap Pansiyon 0535 592 12 36

Kaş

Aslında bu tatil yöresi için yazacağım o kadar çok şey varki anlatmakla bitmez. Ancak burada olabildiğince…

azgezmis.com

Yorumlar

  • ne güzel geziyorsunuz bol bol :D şuanda ösym sınavlarına hazırlandığım için çok kıskandım sizi, inş. size katılmak bir gün nasip olur iyi gezmeler :)

  • kaş güzel kaş seviyorum

  • Buradan onca yıldır vazgeçemedim … Her zaman kaş…

    • Kaş bir istisnadır Erkut Bey. Ayrı bir havası var. Oraya gittiğimde ben de kendimi evimde hissediyorum.

  • !965 lerde gitmiştim Kaş’a birarkadaşımla beraber.O zamanlar antalyadan kaşa ancak denizden ulaşılabiliyordu.Bir ciple yolu izi tam belli olmayan,ekseriya kayalık,tümseklerle dolu bir yolu hoplaya zıplaya şimdi hatırlayamadığım uzun bir sürede aşıp kaşâ varmıştık.Bizi görenler uzaydan gelmişiz gibi şaşırmışlardı bize.1995 yılında mükemmel bir yolla kaş’a gittiğimde bu sefer şaşırmak sırası bana gelmişti.İnsan sadece gemlikte denizi görünce şaşırmıyor.

    • Kaş hala bozulmayan nadir tatil yerlerinden biridir benim gözümde de. Yoluna gelince düzgün olsa bile Antalya’dan ulaşım hala çok uzun sürüyor.

  • bilgilendirme için teşekkürler!

Yorumunuz?