Konuk yazarımız Beliz Koçak onbir günlük Hong Kong macerasını ve yaşadıklarını bizimle paylaştı, aynı zamanda güzel fotoğraflarını da izleyebilirsiniz.
Hong Kong yarım ada, bir büyük ada ve bir çok küçük adadan olusan bir ülke. Kimi işlerinde bağımsız, kimi işlerinde Çin’e bağlı. Hava limanı chip lapkok denen adada bulunuyor. Bir adaya inmek gercekten cok guzel bir duygu. Yolculuk İstanbul’dan yaklasik 11 saat sürüyor. Zamanı ise İstanbul’dan 6 saat ileride. Artık hesaplamayı siz yapin :)
Hong Kong’a ucuz uçak bileti bulmak istiyorsanız özel olarak araştırma yapmanız gerekecek. Uçuş yakın bir tarihte ise gidiş dönüş fiyatları 1500 -4000 TL arasında ama Hong Kong uçak bileti‘ni önceden alırsanız fiyatta ciddi bir avantaj sağlayabilirsiniz.
Şehirdeki metro sistemi müthiş, chek lapkok adasından lantau adasina; Lantau’dan Kowloon’a; Kowloon’dan Hong Kong adasına (bu adaya genelde central deniyor) metroyla şıp diye, gerek yer altından, gerek okyanus altından ulaşıveriyorsunuz.
Metro en çok kullandığımız ulaşım. Bazi tapınaklara taksi kullanmamiz ve centrala geçerken tekne kullanmamız dışında.. Hong Kong’da 11 gün gecirdik. Buraya yazarken neyi nasil gruplandıracağımı bilemediğimden günlerin içinde bölüm bölüm anlatmak kolayıma geliyor.
1. gün: Aksamüstü 4 gibi orada olup anca otele yerlestiğimizden Kowloon’da vakit geçirdik. Kowloon’un en ünlü caddesi Nathan Caddesi. Nathan’da genelde büfe tarzı restoranlar, alışveriş merkezleri var. Hong Kong hakkındaki en büyük tavsiyelerimden birisi tuvaletler, restoranlarda kötü, alışveriş merkezlerinde cillop gibi. Ayrıca alışveriş merkezlerindeki sushi restoranlar, dim sum kitchenlarda harika. Neden bilmiyorum Nathan üzerinde güzel bir restoran bulamadim, siz de vakit kaybetmeyin derim. İste Nathan’dan görüntüler.
2. gün: Hong Kong adasında yani centralda vakit geçirmek istedik. Bir meydanda yüzlerce Filipinli kadınları çimende, kaldırımda, yerlerde yer icerken, sohbet ederken gördük. Sonra öğrendiğimize göre Filipinli kadınlar Hong Kong’a evlerde calışmak icin geliyormuş. Çocuk bakıyor ev işlerine yardım ediyorlar, pazarları ise çalışmayıp, dışarıda bulusup sohbet ediyorlar. Hepsi cok güleryüzlü ve sevimli. Daha sonra Hong Kong parkına gittik, daha önce internetten aratığımıza göre bu parkta çay müzesi ve çay seramonisi yapılan güzel bir çay evi var.
Çay evinin adı Lock Chau Tea House . Çay evinin dokusu gercekten etkileyici. Randevuyla gidiliyormuş bilginiz olsun. Biz şansımıza yer bulabildik. Çayın yanında dim sumlardan sipariş etmeyi unutmayın. Aksamüstü Kowloona döndüğümüzde hedefimiz flower bazaar, ladies bazaar ve birds bazaar’ di. Üçüne de yürüyerek gidebilirsiniz. Ladies bazaarda çesit cesit kıyafet ve elektronik mağazaları, flower bazaarda adı üstünde mis gibi kokan çiçekler var. Birds bazaar da tahmin edebileceğiniz uzere kuşlarla dolu. Kuşlar ve kuşlarla ilgili ekipmanlar satiliyor..
3. gün: Soho diye bir yer varmış, gidelim mi diye düşünürken gittik ve ağzımız kulaklarımıza vardi! Soho centralda. Oteller ise genelde Kowloon ya da Mongkong da yani yarım adada. Yarim adadan Hong Kong adasına yani Central’e ister metroyla ister vapurun küçükleriyle ya da motor diyelim biz onlara kısaca, gidebilirsiniz.
Biraz yürüdükten sonra karşınıza escalatorlar, yürüyen merdivenler çıkıyor. Bu yürüyen merdivenler Soho’nun içinde asağıdan yukarıya dolasıyor! Böylelikle yokuş çıkma motivasyonunuzu düşürmüyor. Karaköy’den Galata’ya olan yokuşun 3 katını yürüyen merdivenlerle çıktığınızı hayal edin mesela. İşte yürüyen merdivenler.
Her insan en sevdigi yeri, mekanı nasıl anlatacağını bilemez ya, şu an onu yaşıyorum. Nereden başlasam bilemedim. Soho’da genelde çekik gözlerden çok, sen ben gibi çekik olmayan gözler hakim. Şehrin expatları, expatların aileleri, şehri gezmeye gelmiş turistlerle, İtalyan, Alman, Meksikan Restoranlarla, küçük küçük butiklerle dolu bir yer. Nişantaşı ve Galata karışımı.
Bu siteden Soho ve restoranları ve hayatı hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz http://www.ilovesoho.hk
Hemen hemen hergün na’pıp ne’edip Sohoya ugradık, o derece bağladı bizi kendine. Hong Kong’un diğer yerlerine göre daha havalı ama bütçe açısından en lüks restoran bizim midpoint ayarında. Çin yemeği yemekten sıkılmış olacağı ki bir diğer şubesi New York olan gurme burgeri görüp kendimizi içeride bulduk. Harika hamburgerleri, vegi burgerleri ve salataları var, tavsiye edilir. Daha ileride health vegan coffee var. Orada vegan ya da vegan olmayan kekler yiyebilir kahveler icebilirsiniz, sıcacık bir yer, yine Soho’ya yakın. (soho bunların solunda kalıyor) büyüklü küçüklü tapınaklar var, biz dragon year cin yeni yılı nedeniyle biraz şanslıydık, tapınaklar törenlerle doluydu. Soho’ ya en yakın ve en güzel man mo temple şöyle.
4. gün: Dragon Year! Çin yeni yılı. Sokaklar kıpkırmızı, yeni yılı kutluyor. Kowloon’da kutlamalar.
5. gün: Bu gün saat 6 dan itibaren herkes yine Kowloon sahil şeridinde bekliyor. Büyük havai fişek gösterisi var diye. Toplam 30 dakika sürüyor ve gerçekten çok güzel, insan kitleniyor, büyük kalabalık susuyor ve ışıl ışıll gökyüzünü izliyor. Kowloon kıyısından görünen Hong Kong adasındaki gökdelenler ışıklarını kapıyor, ışık gösterisini öne çıkarmak için.
6. gün: Yeni yıldan iki gün, daha doğrusu ışık gösterisinden sonraki gün adettenmiş at yarışı oluyor. Ben at yarışına hayvanlarla ilgili her türlü para kazanılan duruma karşı olduğum için gitmek istemesem de ısrarlarla gitmek durumunda kalıyorum. 30 dakika sonra da terkediyoruz zaten.
Sha tin bölgesinde bu yarış, burada mezarlıklar ve büyük bir tapınak olduğunu öğreniyoruz ve hemen oraya yöneliyoruz. Ardından da yine bu mezarlıkların dibinde olan Ikea. Tatil gününde Ikea’ya gitmek gibi bir hata yaptık (Çin özel tasarımları olduğunu duyduk Ikea’da, meraktan gittik) siz yapmayın.
7. gün: Stanley! Stanley, Hong Kong adasının güneyinde kalan bir bölge.. Sahil şeridi. Tatil yeri gibi bişi. Güzel plajlar var. Burada da Hong Kong halkından çok diğer ülkelerden gelip de iş vs. durumlarıyla ülkeye yerleşenler yaşıyor.
Huzurlu, sakin bir yer. Yazın gidilirse kesinlikle yüzülmeli. Otobusle gidilip otobusle dönülebiliyor central’a ama dönüste uçurumlari aşıyorsunuz, az sinir bozucu bir durum benim gibi yüksekten korkanlara.
Bu günün akşamında da Hong Kong’a giden turistlerin olmazsa olmazi Te Peak’i ziyaret ettik. Daha önceki bi günde de ziyaret ettik ama sis nedeniyle bir şey göremedik.
Peak’i iki kere ziyaret etmiş biri olarak tavsiyem; Sakın ama sakın tramvayla ziyaret etmeyin! Tüm turistler oraya geliyor ve bilet icin 2 saat, yok abarti olsun diye yazmıyorum, iki saat bekliyorsunuz o kuyrukta. Sonra tramvay 10 dakika sürüyor, saçma. Centraldan otobüse biniyorsunuz geze geze peaktesiniz. Sisli havada gitmeyin, birsey görünmüyor. Zekice olan aksamüstü gidip hava kararıncayı da görmek.
8. gün: Cheung Chau adasına ziyaret. Centralden vapurla gidilebiliyor. Eski Çin adası. Restoranlar deniz ürünleri üzerine servis yapıyorlar. Rengarenk sandallar, eski evler. Şubatta yüzme şansımız olmadı ama yazın gidenler yüzmeden gelmesin bence. Bu arada Centraldan iki vapur var, bir normal bir de hızlı olanı. Giderken normali bir saat sürdü ama dönüşte hızlı olan 35 dakikada vardı. Arada 25 Hong Kong dollars fark var, o da bizdeki 5 liraya denk geliyor.. Şimdi fotoğraflara bakınca keşke bir kez daha gitseymisim bu adaya diyorum.
9. gün: 8 gün boyunca deli gibi gezince 9. gün Kowloon’da sakin bir şekilde dolandık. Sahil şeridi Movies Streeti gördük. Bruce Lee heykeli de orada..
10. gün Çin Tüurkiye’den vize istiyor, şartları nedir tam olarak bilmiyorum, ama geçmiste Portekize bağlı olan, şimdi de Çin’in adası olan Macau Adası Hong Kong’dan vizesiz turist alıyor Çin’e. Biz de öğrenir öğrenmez ziyaret edelim dedik.
Macauya Çin’in Las Vegas’ı deniyor. Kumarhaneleriyle ünlü. Sokakları asla ve asla Çin gibi değil, tamamen Portekiz izleri görüyorsunuz her yerde.
Buradaki çarşıda dim sum restoranı var adı da Cantonese Restaurant. Hem konforlu hem de dim sumlar taze yapılıp geliyor masanıza. Burada yemelisiniz; ama asla ve asla tuvalete gitmemelisiniz!
11. gün: Kowloon parkinda tai chi yapanları izledik. yaşlılar, gençler, kadınlar erkekler tai chi yapıyorlar, birbirlerine öğretiyorlar.
12. gün: Hatıra eşya, hediyelik eşya alışverişi, akşamına da İstanbul’a dönüş.
Hong Kong da ne yenir?
Burada kesinlikle tavsiye ettiklerimi yayınlamak gerekirse.
- Kowloon’daki alışveriş merkezlerindeki sushi ve chinese restoranlar.
- Soho’daki gurme burger** (yukarıda da bahsettiğim gibi hamburgerler, vegi burgerler, salatalar var)
- Soho’daki health coffee*** (vegan restoran)
- Soho’daki vivo restoran**** (çok havalı restoran, makarnalar, salatalar, starterlar şahane, bir de benim hep hatırlayacağım bir yer burası)
- Tsim sha tsuideki club havana*** (kokteyller ve canli müzik harika. international bar, stajerler, ogrenciler, turistler)
- Tsim Sha Tsui’deki mes amis hemen hemen her gün bir kokteyl için happy hours oluyor. International bar, stajerler, öğrenciler, turistler
Son olarak
- Modern şehir ve eski şehiri bir arada barındırdığı,
- Fiyatları istanbul ayarında olduğu,
- Filmlerde gördüğümüz posh markaların mağazalarını ve aynı anda cep yakmayan harika alışveriş fırsatlarını içerdiği,
- ve Türkler’den vize istemediği icin,
- Hong Kong’u kesinlikle ve kesinlikle tavsiye ediyorum.
Merhaba çok yardımcı olan bir yazı olmuş ben de yeni gittim
Slm arkadaşlar 20/01 somestri tatil Hong kong,Bankok,puket,kuala lumpur,singapur paket tur programıyla gidecem boyle tura katılan varsa hangi rehberle ekstra tur ve gezilere gidilir gidilmez anlamında yazarsa sevinirim hepinize bütün dünyayı gezme görme dileğiyle
Vize istemiyor fakat çıkış bileti göstermek gerekiyor mu?
Fatma Hanım,
polis kontrol noktasında zaman zaman gidiş dönüş bilet görmek isteyebiliyorlar.
gitmek zorunda olduğum için gittim 2.gün sıkıldım ayrılayım dedim tren bileti bulamadığımdan 3 gün kaldım 3 günde tüm adaları gezdim. Gece kowloon da insanların karşı adadan ışıkları seyretmesi de saçma geldi.Boğaz dururken Açıkcası pek sevemedim hong kong’u fotoğraflık pek bir şey de yok. Her taraf bina.Alışveriş için gidilebilir sadece.
Gercekten müthis bir lokasyon. Para ve zamani olan herkesin ömürlerinde birkere gitmeleri gereken bir yer.
selam,
Lantau adasında çok büyük bir Budist tapınağı var.Hong Kong dan kalkan bizdeki deniz otobüsleri ile gidiliyor.Ordan da Üsküdar Şehir hatları vapuru gibi vapurla Cheung Chan a geçiş ve Anakara ya dönüşü tavsiye ederim.
selamlar..
Uzun bir hong kong gezisi olmus :) Bence 5-6 gun hong kong icin fazlasi ile yeterli.
Fotoğrafçılar için zaman çok daha çabuk geçiyor :)
Çok renkli bir yaşam var. Gitmeyi çok istiyorum.