Eğer Amsterdam taraflarına geldiyseniz buraya yakın görülecek yerlerden biri de Delft. Amsterdam’dan, Delft’e trenle kolayca ulaşabilirsiniz. Bir kişi gidiş dönüş tren bileti için yaklaşık 22 € ödemeniz gerekiyor. Avrupa’da tren malesef her zaman pahalı bir ulaşım aracı. 22 €’yu sadece Amsterdam’dan 35-40 dakika sürecek bir yolculuk için ödüyorsunuz. Fakat Amsterdam’dan çok küçük, minyatür bir şehir görmek için bu parayı ödediğinize değecek inanın.
Delft, Hollanda’nın tipik özelliği olan kanalların sık sık şehri bölüntüye uğrattığı bir yer. Şehrin bir ucundan diğer ucuna gitmeniz en fazla 35-40 dakikanızı alır sanırım. Binalar Avrupa’nın büyük çoğunluğunda olduğu gibi bir açık hava müzesi görüntüsü sergiliyorlar. Malesef bu binaların büyük çoğunluğu 1654 yılında cephanelik olarak kullanılan bir binanın içinde bulunan tonlarca mühimmatın patlaması ile yıkılmış. Bu patlamada Delft’de yaşayan yüzlerce insan ölmüş, binlercesi de yaralanmış. Bu tarihden sonra şehir yeniden inşa edilmiş.
Delft meydanında yeni kilise olarak adlandırılan ama hiç te yeni olmayan küçük bir kilise var. Kilissenin yapım yılı 1496. Utrecht’deki kiliseden sonra Hollanda’nın ikinci en yüksek kulesi bu kilisede. Kiliseye giriş 3 €. Bu yüksek kuleye çıkıp şehri tepeden izlemek hatta iyi havalarda buradan Amsterdam, Leiden, Rotterdam ve Hague şehirlerini izlemek isterseniz extra ödeyeceğiniz 2.5 € ile bu mümkün. Yeni kiliseden alacağınız giriş bileti ile eski kiliseyi de gezebiliyorsunuz. Eski kilisenin yapım yılı 1246. Bu nedenle diğer kilise yeni kilise ünvanını almış. Eski kilisenin iç süslemeleri bir harika. Kilise şehirden geçen kanalın yanına inşa edilmiş ve inşaat sırasında kanalın yanındaki toprak yeterli sertliğe sahip olmadığı için kilisenin kulesinin suya batma tehlikesi ortaya çıkmış ve bu nedenle suyun yönü değiştirilmiş. Ayrıca kulenin eğilmesini önlemek için bir yarısından sonra ters yönde kavis verilerek inşa edilmiş. Bu kiliseye girmek için de 3 € ödemeniz gerekiyor. Kısaca her iki kiliseyi 3 €’ya gezebiliyorsunuz.
Delft meydanında, yeni kilisenin bulunduğu alanda bir çok hediyelik eşya satan dükkan göreceksiniz. Bunların içinde porselenler dikkatinizi çekecek. Şehir porselenleri ile ünlü bir şehir. Ancak bugün dükkanlarda satılan bazı porselenler Çin’den ithal edilmişler. Her zaman kalitesiz malları ile anılan Çin tam tersine Çin porselenleri ile dünyaca ünlüdür. Eskiden beri en iyi oldukları konulardan biri porselen olduğu için çekinmeden Çin porseleni alınabilir. Tabi şu anda seri üretim ile içine koydukları bazı sağlığa zararlı maddeler var mı onu bilemiyorum. Yine de işinize yarayacak bir çok ürünü meydandaki küçük porselen dükkanlarında bulacaksınız. Delft’de bir porselen fabrikasını gezmek isterseniz Rotterdamseweg 196 numarada bir fabrika mevcut gezi ücreti ise 8 €.
Ayrıca meydandaki eski kilisenin arka tarafında benim çok beğendiğim sadece ahşap ürünler satan çok güzel büyük bir dükkan var. Eğer ahşap seven biriyseniz bu dükkana mutlaka uğramalısınız. Küçük kuruyemiş kaplarından, sepetlere, mutfak kaşıklarına hatta ufak tefek ahşap mobilyaya varana kadar bir çok ürün var. Sadece bayanların değil erkeklerinde mutlaka alacak birşeyler bulacağı bir dükkan. Umarım uzun yıllar açık kalır ve birgün gider, görürsünüz.
Hollanda’nın simgesi olan yel değirmenlerinden nadir de olsa görme şansımız var. Bunlardan biri Molen de Roos, Phoenixstraat 112 numarada. Eğer rüzgarlı bir gün ise değirmeni ziyaret etmek için en uygun zaman demektir. Rüzgarın yanısıra güneşinde olduğu bir günde Delft’de iseniz botanik bahçesini de ziyaret edebilirsiniz. Julianalaan 67 numarada ve Pazartesi’den, Cuma’ya kadar 08:30 ile 17:00 saatlerinde açık oluyor. Pazar günleri de Mayıs ile Eylül ayları arasında açık oluyor. Bir çok bitkiyi bir arada görüp gözünüzün yeşile doyacağı bir kaç saati burada geçirebilirsiniz. Giriş ücreti 2 €.
1632 ile 1723 yılları arasında bu şehirde yaşamış olan önemli bir bilim adamı var Antonie van Leeuwenhoek. El yapımı mikroskopla ilk defa spermleri incelemiş ve ilk defa tek hücreli organizmaların varlığını dünyaya duyurmuş. Ancak kendisi hiç kitap yazmamış, bulduklarını kendisi ile ilgilenen İngiliz Kraliyet Araştırma Enstitüsüne yazdığı mektuplarla göndermiş. 90 yaşında öldüğünde hala Delft’de yaşıyormuş ve ölene kadar mektuplarında bulduğu herşeyi İngiltere’ye göndermeye devam etmiş. Delft’de Oude Kerk Kilisesine gömülmüş.
Bu küçük ama güzel kentte bir yarım gün harcayabilirsiniz. Meydandaki küçük kafe tarzı yerlerde bir şeyler atıştırıp, buz gibi havada elektrikli sobanın sıcağında yemek yemenin keyfine varabilirsiniz. Ya da sıcak bir yaz günü oradaysanız meydandaki kafelerde serin bir şeyler içerek kalabalığı seyredebilirsiniz. Burada bir gece konaklamak isterseniz www.hotels.nl adresine gidip Delft yazdığınızda karşınıza bir çok otel seçeneği çıkacak.
fotoğraflarınızı çok beğendim verdiğiniz bilgilerde yeterince aydınlatıcı sadece ek olarak delf şehrine giden arkadaşlara yerel lezzetlerden olan
şurup (içi boş waffle tarzı tatlı) harry (çiğ balık soğan) vede poffitçush ( türk lokması tarzı ) tereyağ ve pudra şekeri ile servis edilen bir lezzet.. saygılar huseyin kayır kalkan antalya
Hüseyin bey,
bilgiler için teşekkürler. Pek iyi bir gurme olmadığım için yemek konularına girmiyorum. Ancak bir daha ki sefere ben de yazdıklarınızı denemek isterim.