Arles ve Van Gogh

23 Haziran 2013 · Hakkı Ceylan

Konuk yazarımız Tülay Filiz Paris yakınlarındaki Arles Köyünü ve tabi bu köyün asıl anlamı olan Vincent Van Gogh’u anlatıyor.

Van Gogh’un kahvesinde zaman durmuş

Paris’ten hızlı  tren ile 5 saat uzaklıkta olan Arles, Provence diye adlandıran, Fransa’nın güney bölgesinin en güzel kentlerinden biri. Kasım ayında, ilkbaharda çevresini süsleyen uçsuz bucaksız lavanta tarlalarının, gelinciklerin renklerinden yoksun oluyor ama kendine özgü havası ile, daracık sokaklarındaki sergiler, şık dükkanlar, cafeler ve küçük sevimli meydanları ile her mevsim etkileyici bir yer. Burada Van Gogh’u da etkileyecek, yaşamının en verimli dönemini geçirmesine katkıda bulunacak her şey var. Çiçekler, tarlalar, dostlar ve cafeler.

azgezmis.com

İstasyondan aldığım küçük broşürde Arles’da Van Gogh’un yaşadığı, resim yaptığı her yeri belirleyen notlar vardı. Bu küçük broşürün yol göstericiliğinde arkadaşım Leyla ile daracık sokaklardan ilerlerken bir meydana çıktık. Bu küçücük meydan ve karşımda gördüğüm bir cafe bana o kadar tanıdık geldi ki… Masalarının biçimi, asılı duran avize, çatıya bağlantı sağlayan dekoratif demirler. “Ben bunların her kıvrımını biliyorum” diye düşündüm.Cafe’nin kapısından içeri başımı uzattığımda ise bu tanışıklığın nereden geldiğini anladım. Acemi ressamlığım ile yaptığım bir Van Gogh reprodüksiyonu “ Cafe at Night, Place du Forum” karşımda duruyordu. Bu cafe işte oydu. Bu cafe, Van Gogh’un her gün oturup kahvesini içtiği, buraya olan sevgisini, sokağın başına bir sandalye çekip karşıdan resmederek ölümsüzleştirdiği yerdi.

azgezmis.com

O güneşli sonbahar gününde, dışarıdaki masalardan birinde oturup içtiğim kahvenin keyfini tahmin edebilirsiniz sanırım. Arles’e gitmeyi planladığımda Van Gogh’un orada “Sarı Ev, Arles’deki Yatak Odası, Köprü, La Crau’da Hasat, Ayçiçekleri, Zambaklar” gibi eşsiz güzellikteki toblolarını yaptığını, kendisini ziyarete gelen Gaugin ile aralarında geçen bir sanatsal tartışma sonucunda kulağını kestiğini ve orada bir hastanede kaldığını biliyordum ama bu cafe tam bir sürpriz olmuştu benim için. Hem de çok tatlı bir sürpriz.

Güneş ve doğa için geldiği Arles’da tam istediği ortamı bulamamıştı Van Gogh. Bölgenin, insanları deli etmekle ünlü rüzgarı Mistral, ona da zarar veriyordu. Ama o çalışmaya kararlıydı. Bazı günler, uçmaması için,  resim sehpasının ayaklarını yere gömdüğü kazıklara bağlaması gerekiyordu. Sıkıntılı idi, yoksuldu ama resim yapmayı o kadar seviyordu ki. 37 yıllık ömründe 2,000’den fazla tablo yaptı. Yaşamı boyunca bu 2,000 tablodan sadece bir tanesini, Arles’da yaptığı “The Red Vine – Kırmızı Bağlar” adlı tablosunu satabildi. Yıllar sonra “Ayçiçekleri” tablolarından birinin 22 milyon sterline, “Zambaklar”ın 49 milyon dolara satıldığını ve adının sanat tarihinde “tabloları en yüksek fiyata satılan sanatçı” olarak geçtiğini bilse ne düşünürdü acaba.

azgezmis.com

Arles istasyonundan aldığım broşürü o güzel cafe’de otururken inceledim. Sanatçının “Cafe at Night, Place du Forum” adlı tablosundaki bu cafe ile ilgili olarak “Cafe bugün aynen, Van Gogh’un onu resmettiği 1888 yılındaki görünümünde korunuyor. Sanki onu ölümsüzleştiren sanatçıyı tekrar masalarında ağırlamayı özlemle beklercesine…” diye yazıyordu. Tablo ile ilgili olarak ise sanatçının şu sözlerine yer verilmiş “Bu bir gece tablosu ama hiç siyah kullanmadım. Sadece maviler, leylak rengi ve yeşilin tonları. Burayı o kadar çok seviyorum ki…”

Bu cafe, aynı zamanda, Vincent’in, Guy de Maupassant ile tanışıp dostluk kurduğu yer. Yazar “Bel Ami” adlı romanını yazmaya burada başlamış.

Aslında Van Gogh’un renk coşkusu öylesine güçlü ki sadece sevdiği yerlerde değil, kaldığı sanatoryumun tablolarında bile cıvıl cıvıl renkler kullanmış. Önce Arles’da sonra Saint Remy’de hastanede kalıp iyileştikten sonra Auvers Sur Oise’ye gidiyor Vincent ve gerisi yine çok çalışma, mutsuzluk ve sonunda intihar. Önceki yazılarımda anlattığım Auvers Sur Oise, onun sanatına büyük katkılarda bulunmuş ama ne yazık ki mutluluğuna hiç katkısı olamamış bir yer.

Arles ve Van Gogh

Konuk yazarımız Tülay Filiz Paris yakınlarındaki Arles Köyünü ve tabi bu köyün asıl anlamı olan Vincent…

azgezmis.com

Yorumlar

  • Çok güzel bir makale olmuş tebrik ederim

Yorumunuz?