Marmaris ilçesinin küçük sevimli bir köşesi Selimiye. Ancak bu küçük koya çok şey sığmış. Marmaris ile Selimiye arası yaklaşık 46 km; fakat yol bir hayli virajlı olduğu için yavaş gidiyorsunuz, yaklaşık bir saat kadar sürüyor. Selimiye popüler olmadan önce kendi halinde küçük bir balıkçı köyüymüş. Burada yaşayanların çoğunluğunu Bulgaristan’dan göç eden Türkler oluştururken bugün yazlık sahipleri ve değişik şehirlerden gelip yerleşenlerin sayısı he geçen gün artıyor.
Selimiye ismini Osmanlı Padişahı I. Selim’den almış bir yerleşim yeri. Eskisi kadar olmasa da burada, zeytincilik, arıcılık, badem ve bir de eski bir gelenek olan tekne yapımı devam etmekte. Genelde evlerin bahçelerinde çok büyük olmayan ahşap tekneler yapılıp satılıyor. Son yıllarda ise en gözde kazanç kapısı turizm olmuş.
Marmaris’den buraya gelirken iki farklı yoldan gelebilirsiniz. Yolun birinde, İçmeler ve Turunç beldeleri önünüze çıkacak. Çok kalabalık olmadığı dönemlerde İçmeler çocuklu aileler için iyi bir seçenek olur. Uzun bir süre denizde yürüseniz bile deniz hala diz kapaklarınıza gelecek kadar sığ. Kalabalık olunca tüm kum havaya kalkıyor ve suyu bulanık hale getiriyor. Bu yoldan gelirken Bayır köyündeki geleneksel yoldan yağ üreten, eski yağhaneyi de ziyaret edebilirsiniz. Burada 1910 yılından kalan ahşap iş makinaları ile badem, kekik ve zeytinin yağı çıkartılıyor.
İkinci yoldan giderseniz bu sefer, Kız Kumu Plajını görme şansınız olur. Burada denize girmedim; ama gördüğüm kadarıyla herkes suyun ortasında yürüyordu. Burası da hemen derinleşmeyen ve zemini kum olan bir yer.
Gelelim Selimiye’ye, burada merkezden denize girmek isterseniz teknelerin bağlamış olduğu sığınak denen limandan girmeniz gerekiyor. Ancak kıyıda yer yer deniz kenarına, yani halkın plajının içine yapılmış bulunan bazı yapılar buradan geçip denize girmeye izin vermiyorlar.
Daha önce bir başka yazımda yazmıştım, tekrar yazıyorum: T.C. Anayasası’nın 3621 sayılı kanunun 43. maddesi gereği tüm kıyılar halka açıktır. Lütfen bunu her gittiğiniz sahil kasabasında bu tip bir durum ile karşılaştığınızda bildirin. Kimse sizi sahilden yararlanmaktan alıkoyamaz. Selimiye genel olarak sakin ama kendinize daha az tesisin olduğu bir parça sakin bir yer arıyorsanız Sığ Liman Plajına gidebilirsiniz. Selimiye koyundan 2,5 km uzaklıkta. Bu koyun hemen yanında Cennet Koyu ve Hüseyin Cem Salur Koyu’da var. Sığ Liman küçük bir koy ve deniz içeriye doğru girmiş; bu nedenle su oldukça durgun ve tertemiz.
Selimiye, gezilecek yer olarak iç kısımda neredeyse tek bir caddeden oluşuyor. Elbette iç kesimlerde evler mevcut; ama turist olarak gittiğinizde denize paralel bir cadde ve deniz kenarında ise lokanta, kafe ve hediyelik eşya satanların bulunduğu dükkanlardan oluşan bir kordon boyu var.
Gün içinde sahil tarafında denize girip buradaki şezlongları ücret ödeyerek kullanabilirsiniz. Ya da kendi portatif sandalyenizi koyarak denize girebilirsiniz. Ancak sahil bölümü sıkışık çok fazla sandalye alanı yok. Akşam olduğunda deniz tarafı değişime uğruyor ve akşam yemeği için hazırlanıyor. Bu halini daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Denizin üzerine yer yer küçük iskeleler yapılmış. Akşam olduğunda buralarda masalar kuruluyor, ışıklar yakılıyor ve hoş bir yemek mekanı haline getiriliyor.
Selimiye’nin küçük bir yat limanı var. Buraya tekne ile gelmeniz de mümkün. Zaten gelen yerli ve yabancı turistler de var. Burayı genellikle İngilizler tercih ediyorlarmış. Selimiye çıkışlı tekne turlarına da katılabilirsiniz. Günübirlik turlarla tekneler Hisarönü, Dirsek Bükü, Kız Kumu ve Bencik’e gidiyorlar. Bu tekneler ile bir günlük yemekli gezinin fiyatı kişi başı yaklaşık 150 TL (Fiyat 2019 yılına aittir). Kendi aracınız ile geldiyseniz, Selimiye’ye 20 km mesafede olan Bozburun’u da ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Yolları biraz virajlıdır; ama minik sevimli bir yer. Burada kalmak isterseniz fiyatlar yine çok ucuz değil, bilginiz olsun.
Selimiye’yi konaklama için oldukça pahalı bulduğumu söylemem gerek. 2019 yılında buraya gitmiştik, bir kaç otelin fiyatını öğrendik. Bunlardan bazıları Heymola 9 odalı yeni bir işletmeydi, iki kişilik oda fiyatı 400 TL. Bir İngiliz kadın işletmecisi olan Jenny’s House 15 odalı ve iki kişi 430 TL. Burada İngiliz alışkanlığı olan akşam çayı ve kek her gün ikram ediliyor. Bu işletmenin sahilde kendine ait bir de plajı mevcut. Bu fiyatların biraz altında pansiyon bulma olasılığınız da var. Bunun için Birgül Teyzenin Evi diye geçen 8 odalı pansiyona bakabilirsiniz.
Tatilinize Eylül ayında çıkma cesareti gösterirseniz otel fiyatları biraz aşağıya iniyor. Eylül başında havalarda bir dinginlik oluyor, denize girmek için hava hala elverişli ve her yer biraz daha sessiz elbette.
Selimiye genelini biz konaklama ve yemek açısından yüksek fiyatlı bulduk. Hatta küçük suyun fiyatı bile normalin bir kaç katı kadar olabiliyor. Biraz soruşturunca ilginç bir şekilde bir kişinin buradaki bir çok dükkanı satın alıp yüksek fiyatla kiraya verdiğini öğrendik. Kirayı ödeyebilmek için işletmeler fiyatlarını yukarı çekmişler.
Son olarak benim gibi gümüş meraklısı olan varsa tasarımlarını beğenip bir kaç gümüş aldığım Severin Tasarım dükkanına bir göz atmanızı öneririm. Tasarımlarını farklı buldum. Son dönemde her yerde parlak taşlı ürünler satılırken burada bir birinden farklı çalışmalar göreceksiniz.
Yolunuz düşerse Selimiye ve beraberinde Bozburun bir kaç gece konaklamak için keyifli bir liman olabilir.
Selimiye de yasayan ve is yeri olan biri olarak yazıyorum. Tarafsız bakış açınız ve yorumlarınız icin çok teşekkür ederim.
Sever Hanım, tarafsız kalabilmek çok önemli, kalabildiysek ne mutlu. Teşekkürler yorumunuz için.