Gürcistan’da bulunduğumuz süre içerisinde en keyif aldığımız şehir Kutaisi oldu. Tiflis ve Batum tam beklediğimiz gibi büyük şehirlerdi, yani büyük binalar geniş caddeler ve şehirli görünümlü insanlar. Kutaisi, Gürcistan’ın ikinci büyük şehri olarak geçiyor; ancak şehir olduğu gibi geçmişte takılı kalmış havasında. Bu da bizim en sevdiğimiz görüntü elbette.
Zamanda donmuşluk, komünist düzenden kalma bir görüntü.İnsanlar hala geleneksel basma elbiseleri ile ortalıkda dolaşıyorlar. Yas tutan kadınlar tamamen siyah kıyafetler giyiyorlar ve boyunlarında yas tuttukları kişilere ait fotoğraf asılı. Hala şehrin orta yerine eski usul köylü pazarı kuruluyor, ki ne pazar. Sebze meyveden canlı hayvana kadar her şey var.
2011 yazında Gürcistan’a yaptığımız ziyarette Tiflis ve Batum tamamen şantiye görünümündeydi. Kutaisi’de yaşayanların anlattıklarına göre değişim için henüz Kutaisi’ye sıra gelmemiş. Umarım bu sıra biraz daha geç gelir diyorum. Çünkü modern binalar yapılınca oradaki ortama ait olan insanlar yavaş yavaş ortadan çekiliyor. Böyle oluncada gördüğümüz her görüntü sıradan gelmeye başlıyor. Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi iki üç Avrupa ülkesini gezmek yetiyor, sonrasında her gittiğin yerde aynı manzarayı görüyorsun. Oysaki gelişmekde olan ülkelerde görülen manzaralar çok daha doğal oluyor. Sözün özü Kutaisi fotoğrafçılar için mükemmel bir plato. Tiflis veya Batum’da insanları durdurup fotoğraflarını çekemezsiniz ancak burada çok rahat bunu yapabiliyorsunuz.
Kutaisi şehrinin içinden Rioni Nehri geçiyor. Şehir yer yer köprüler ile birleştirilmiş. Şehre girdiğimizde ilk gözümüze çarpan elbette tepedeki mabet oldu. Önünde her zamanki gibi kocaman bir haç ile tepeden şehre hakim bir konumda ayakda duruyordu. Burası şu anda tadilatta olan Bagrati Katedrali. Yolunu bulmak oldukça kolay tepenin eteğine gidip arabanızı park ederek biraz merdiven çıkıp bahçesine ulaşıyorsunuz. Umarım yakın zamanda tadilat biter çünkü şu anda sadece bahçesine girilebiliyor içeri giriş mümkün değil. Yapı bugün Unesco’nun Dünya Mirası Listesinde yer alıyor. Bagrati 11 ci yüzyılın başlarında Gürcü kral III. Bagrati tarafından inşa ettirilmiş. Bugün bir hayli tahrip olmuş durumda olduğu için tadilatı uzun süredir bitirilememiş. Bagrati gibi Kutaisi yakınlarında Unesco Dünya Mirası Listesinde yer alan bir başka yapı da Gelati Manastırı. Kutaisi’den buraya rahatlıkla gidebilirsiniz sadece 7,23 km. Aracınız yoksa Kutaisi’den buraya dolmuşlar kalkıyor. Bir zamanlar Gelati Manastırı Gürcistan’da ki en iyi din bilimcilerin, filozofların yetiştiği bir manastırmış.
Kutaisi şehri bugün Osmanlı’dan pek iz taşımıyor olsada 1508 yılında II Beyazıd’ın oğlu olan I. Selim tarafından işgal edilmiş ve uzun yıllar Osmanlı yönetiminde kalmış bir şehir. Gürcüler çoğu defa Osmanlı’dan kurtulmak için Rusya’dan yardım talebinde bulunsada Ruslar Osmanlı ile olan ilişkilerini bozmamak için bu talepleri göz ardı etmişler. Ancak sonunda hepimizin bildiği meşhur Osmanlı-Rus savaşı yaşandı. Ancak savaşı başlatan Ruslar değil Osmanlı’lardı. Elbette savaşın başlamasına sebep Kutaisi işgali değildi ama 1774 yılında savaş bittiğinde Kutaisi’de Osmanlı’nın elinden çıkmış oldu.
Şehir bina görüntüsü olarak eski dedim ama tiyatro ve bale, opera gibi kültürel faaliyetlere ayrılmış olan binalar şehrin diğer binalarının olmadığı kadar heybetli ve gösterişli. Şehrin ortasında gördüğümüz kocaman opera binası bunun güzel bir göstergesi oldu bize. Bina adeta Roma dönemi tapınakları gibi yüksek ve görkemli inşa edilmiş. Ancak opera binasının yanından biraz ayrılıp çok değil 250 metre gittiğinizde köylülerin pazarı ile karşılaşıyorsunuz. İşte Kutaisi’yi güzel yapan değerler bunlar. Yaşanılan evlerin büyük çoğunluğu tarihi binalar. Ancak Avrupa’da olduğu gibi evler bakımlı değil malesef içleri kötü durumda. Bizi şaşırtan şey bunca yoksulluğa rağmen bu evlerin içlerinde piyanoların olması ve bir çok kişinin bunları oldukça güzel çalmaları ve yüksek eğitim düzeyleri. Komünist sistemnin onlara bıraktığı en büyük miras bu sanırım. Rusya buradan artık elini eteğini çektiğine göre bundan sonranın nasıl olacağı Gürcü’lerin elinde. Gördüğümüz kadarı ile bizim ülkemizde olduğu gibi bu ülkede de çok fazla gurbete giden var. Çoğu Avrupa ülkerine hatta Türkiye’ye çalışmaya gitmişler.
Ucuzmu derseniz Kutaisi için kesinlikle evet derim. Ancak Tiflis ve Batum o kadar ucuz değil. Karnınızı doyurmak için Kutaisi’de cebinizde 5 TL nizin olması yeterli. Alkol merakınız varsa en meşhur biraları Natakhtari ve çok ucuz. Bir şişesi 0,50 GEL. 1 Gel :1,84 USD olduğunu bilirseniz ne kadar ucuz olduğunu daha iyi anlarsınız. Elbette meşhur Gürcü şaraplarını da marketlerde oldukça uygun fiyata bulabilirsiniz. Büyük bir şişe 4 ile 6 dolar civarında. Konaklamaya gelince benim tercihim her zaman evlerde konaklamakdan yana. Otel yerine halkın içinde girerek yaşamlarını ve yemeklerini daha iyi anlayabileceğiniz yerler ev pansiyonlar. Gürcistan’da halk oldukça fakir olduğu için bu işi yapmaya başlayan bir çok ev var. Aklınıza güvenlilermi sorusu gelecek, evet oldukça güvenliler. Hemde otellerden çok daha ucuzlar. Bu tip yerlerde konaklamalar genelde kahvaltı ve akşam yemeği dahil oluyor. Akşam yemeklerinde de sofraya yöresel yemekler çıkıyor. En meşhur yemekleri ve bizimde aksatmadan her gün yediğimiz haçapuri idi. Kapalı pide diyebiliriz aslında haçapuriye. İçinde peynir veya et var. Etler genelde domuz eti olduğu için biz peynirli yemeyi tercih ettik. Benim gibi çok fazla et yemeği sevmiyorsanız Gürcistan tam sizin yeriniz diyebilirim. Çünkü ağırlıkla sebze ile besleniyorlar.
Türkiye’den Gürcistan’a ulaşmak artık çok kolay. Bunun için bir kaç yol önerebilirim. THY ile Batum’a uçabilirsiniz, Pegasus ile Trabzon’a uçup buradan otobüs ile Batum’a geçebilirsiniz veya Pegasus ile Tiflis‘e uçabilirsiniz. Gürcistan 2011 yılında vizeyi kaldırdı ve geçişler oldukça kolaylaştı. Eskiden yazılmış olan yazılarda girişde polislerin kötü tavırları ve rüşvet aldıklarına dair bilgiler yer alıyor. Artık o devirler Gürcistan’da kapanmış durumda. Eskiden mafyanın kol gezdiği güvensiz bir yerken bugün oldukça güvenli bir ülke. Yine de geceleri tek başınıza ara sokaklara girecek kadar güvenli olmadığını bilmelisiniz. Nerede kalınır derseniz size dışı ayrı içi ayrı bir yer önereceğim. Argo Palase, malesef web adresi yok ama oldukça temiz ve Kutaisi’ye tepeden bakan bir de manzarası var. Telefonu : +995 431 24 83 95 ya da adresi Debi Ishkhnelebi Str. 16. Bir başka seçenekte Hostel Kutaisi, burası oldukça ucuza konaklayabilceğiniz ancak şehir merkezine 2 km mesafede bir yer. Web sayfaları genelde çalışmıyor ama www.hostelkutaisi.ge veya mailleri hostelkutaisi@mail.ru. Daha garanti olması için adresi No: 14 Solomon str.
Ben buyaz batuma gitmek istiyorum daha önce tiflise gittim orda yaşamak isyiyorum neyapmam gerekiyor bana yardımcı olacak arkadaşlar bilgi verebilirmi tşk ederim
Hakki bey gunaydin,evet sorun yasamadim tesekkur ederim ,belkide surekli kutaiside yasamayi dusunuyorum bilginiz olursa paylasin .Lutfen iyi gunler.:)
Gürcistan’dan merhaba Batum’da başlayan yolculuğumuz şimdi kutaisi ile devam ediyor. Eşimle beraber gezmeye çıktık.Batum’da bir Türk abimizden araba kiralayıp Gürcistanı gezmeye çıktık.İnsanları gayet güzel Batumda türk restorant olarak Grand Grill Restauranttan şaşmamanız diğer Türk restorantlar malesef aynı ücreti hatta fazlasını alıyor fakat yemekler fevkalade değil.Türk bar diskoları elit ve ailenizle gezilecek yerler değil. Bekarlar için idealdir.Araba kiralamak istiyorsanız en sağlıklısı Türk olanlardan kiralamanız daha mantıklı ve sorunsuz olacaktır. Oto kiralama olarak 557733326 nolu telefondan Can beye ulaşabilirsiniz. Kutaisideki Türk restorant malesef berbat ikinci günümde McDonald’s tercih ettik malesef.Kutaisi yazımıda yarın fırsat bulursam yazacağım. Şu anda kutaiside bir cafede Türk kahvesi içiyorum. İyi günler
Suan Gurcistan Kutaisideyim.Gurcistan pasaport yoksa gezmek icin farkli kultur gormek icin guzel yer.4 gundur burdayim Batum,Kobuleti ve Kutaisi sehirlerini gezdim.daha herhangi bir sorun yasamadim.sadece aracla giderken yolda polis cevirip promil testi yapti.malum buralarda alkol icip sapitma konusunda bimliyiz :) yemekleri ya mc donalds yada Turk restoraninda yiyoruz.Gezilecek guzel yerleri var.heryer yesil.tum eski binalar restore edilmis.artik Gurculerde turistin degerini anlamislar.yardimci oluyorlar ve hic rahatsiz etmiyorlar.benzinde ucuz fulleyip geziyoruz:)
Hüseyin Bey,
iyi seyahatler. Gürcistan biraz Karadeniz’in devamı gibi duruyor. Aynı tabiat örtüsüne sahip belki de bizler bu yüzden hayli seviyoruz.
merhabalar 2 hafta once batumdaydım. Yaklasık 5 saat kaldım. Trabzondan batuma ılk kez gıttım. Elını atsan Turke rastlarsın denılen bır yerde hıc rastlamadım buda benım sansım.) ızlenımlerımde Turkce bılıyorlar az da olsa ama anlasacak kadar degıl ıngılızce hıc bılmıyorlar yanı anlasmak ıcın ya rusca yada gurcuce bıleceksınız( calısmalara basladım) yorumunuzu okudum para benden hıc ısteyen olmadı (azerbaycanlı bır kız dısında) guvenılır oldugunu konsoloslugumuzda onayladı ve sehır cıdden yasanılır. Kımse kımsenın zaten umrunda degıl. Insanları sıcak kanlı yardım edıyorlar ve bu yardımında bedelı olmuyor. Polısın tavrına gelınce evet polısımız sert ama gurcu polısı uysaldı foto cekınmek onlarla yasak ama ben cekındım.) asker hıc gormedım. Ermenı bır arkadasım oldu. Alkole gelınce gurcu kısmında 2.5 ları bır bardak bıra sanırım turk kısmında 7 larıymıs. Bana gıtmeden orda gurculer tarafında kal ucuz demıslerdı bızımkıler orda yurttasına kazık yaglıyormus.) burdan kınıyorum onları.) genel olarak zevk aldım ha ılk gırıste taksıcı tarafından avlanıp 20 larım gıttı oysa sarpı yazılı dolmuslara bınseydım 1 larıydı olsun canım sagolsun.) oteller 30 larıden baslıyor.) Kutaısı yı hıc duymadım ama bu hafta oraya gıderım ve son olarak oraya tek gıttım on kısıde gıtsenız korkmayın kendınıze guvenın en cok soyulursunuz .) paralarınızı dagıtın hatta ceplı bı boxer alın ıse yarıyor.) yada sınır dısı olursunuz bunun ıyı tarafı sınıra yol parası vermezsınız. Batum yapmamanız gereken tek sey bır sarhosla kavga etmek bunu sakın yapmayın fena dovulursunuz(arkadasımdan bılıyorum) *kacanın anası aglamaz* .) haftaya baska anılarla gelırım sevgılerımle..
Ben en çok ürküten şey şehir merkezindeki askerler.Askerler pek güven vermiyor sanki sizin yabancı birisi olduğunuzu anlayacakları vakit sizi sorguya çekecekler ve tüm paranızı alacaklar gibi duruyorlar.Beklide biz aynı şekilde biraz önyargıyla bakıyor olabiliriz.Sebebi de sınırı geçerken herkesin sizden dilenci gibi para istemesi.Dilenci deyince şehir merkezini turlarken bize sekiz dokuz yaşlarında küçük bir dilenci kızı musallat oldu.Bu kız çok güzel bir Türkçe konuşuyor ve asla bizi bırakmıyor.Yani verdiğimiz paraları kabul etmiyor bizden Türk parasıda istiyor ama paranın kağıt olmasını ve iyi bir şey olası gerektiğini yalvara yalvara belirtiyor. Kızıyoruz ama nafile sonunda bizim bu gariban halimizi gören çevredeki esnaf yardımımıza koşuyor ve kızı uzaklaştırıyorlar.Bu arada bizde gittikçe yoruluyoruz ve ben yorgunluğu unutup daha doğrusu unutmayıp yinede çekmeyi kabul ederek şehirde gezmeyi hatta bir kaş gün Batum’da kalmayı eşime söylüyorum ama kendisi bu fikrime pek sıcak bakmıyor ve akşam olmadan önce Türkiye’ye giriş yapmayı istiyor.Sebebi de Batum’un pek beklediği gibi bir şehir olmaması ve kendisinde hayal kırıklığı yaratmış olması.Aslında benim için bu pek geçerli değil.Her tarafın kendine has güzellikleri var ama ona belli bir kıstas koymadan bakabilmek.Eşim bu ülkeye girerken kafasında Avrupa’daki şehir manzaraları vardı ama o manzarayı alamayınca Batum’u pek sevmedi.Dönüş için dolmuş durağına akşam saat altı gibi tekrar dönüyoruz.Doluş direk olarak Sarp sınır kapısına hareket ediyor ve Yolcuları genellikle yol üstündeki köylere gidecekler ve sınır kapısındaki plaja giden yolcular.Saat altı buçuk gibi tekrar sınıra geliyoruz ve yine gümrük işlemleri için uğraşıyoruz ve yine bizden para istiyorlar. Bu paralar keyfi istenen paralar.Birazda askerlerin ve gümrük memurların sert hava içerisinde para istemeleri tatbiki insanı ürpertiyor ve Gürcistan’ın bu güvenlik konusunda geçmişinde vukuatlı bir ülke olması tabi ki bu konuda etkili.Ben paramızın olmadığını ve Türkiye’de zengin bir insan olmadığımı ve bir sürü daha yalanlıda ekleyerek geçmek için çaba sarf ediyorum.Ama kimi zaman para vermek zorunda kalıyoruz.Artık dayanacak gücümüz ve sabrımız kalmadığı zaman yani pasaportumuzu alıp ta vermeyeceklerini söyledikleri zaman.En son Gürcistan topraklarından geçerken son Gürcü asker bizden para istiyor ve yine aynı yalanları tekrarlıyoruz.Bu istenen paralar kanuni değil bir nebze cep harçlığı cinsinden on dolar civarındaki paralar.Asker bize Türkiye’ye geldiğini ve tekrar Ankara’ya gelmek isteğini söylüyor ve benden tel numaramı ve adresimi istiyor.Bizde bir an önce sınırdan kaçmak ve Türk sınırına girmek ve buna da para vermemek için benim yalandan ev adresimi ve tel numaramı veriyorum ve geleceği zaman mutlaka aramasını söylüyorum ve bu güler yüzlü hava onu ikna edip bizi Salıveriyor ve Türk gümrüğe kendimizi zor atıyoruz.Artık Türkiye’deyiz ve artık güvendeyiz. Sınırı gece on ikiden önce geçtiğimiz için yurtdışı çıkış harç parasını vermiyoruz. Ve başımızdan geçen para isteme olaylarını Türk polisine anlattığımız zaman bizim polisimizin şu sözü bizi daha da korkutuyor.”siz buraya sağ salim geldiğinize dua edin”.Aslında bu söz tam doğru değil .Çıkarken biraz para dağıtırsanız ve kendinizden emin bir şekilde konuşur ve yalnız seyahat etmezseniz pek sorunlu bir ülke olduğunu söyleyemem.Yine de ben Gürcistan’ı çok sevdim.Bir daha ki seferim Gürcistan’ın içleri ve Kafkaslar olacak.Ama ne zaman bende bilmiyorum…
Merhabalar;)bende gurcustanda sorun yasayacagim dusuncesi icerisindeydim ama yasamadim sadece gumrukten cikarken ufak sorun yasadim asker ne turkce nede ingilizce anliyor sadece konusuyor batum guzel sahil denizi ben kutasiyi sevdim benimle bildikleri kadar konusmaya calisiyor yardimci oldular sagolsunlar Et olayi problem disarida ve kokuyor .Ekim ayi sonu yine gurcustana gidecegim Kutasi Tiflis selamlar
Sedat Bey sorun yaşamamış olmanız sevindirici, iyi gezmeler, selamlar.