Kopenhag

8 Ekim 2010 · Zehra Arslan

Şehre girince herkes gibi ilk görmek isteyeceğiniz yer rıhtımda yanyana sıralanmış dar ve renkli evlerin bulunduğu Nyhavn olacak. Haksız da sayılmazsınız; çünkü burası çok keyifli bir mekan. Dar bir kanal boyunca sıralanış evlerin hemen önünde kah eski ahşap tekneler, kah üzeri camlı veya açık gezi tekneleri yer alıyor.

Bu güzel liman Kral 5. Christian tarafından 1670 – 1673 yıllarında İsveç’li savaş esirleri çalıştırılarak yaptırılmış. 17. yüzyıldan itibaren burada varlığını sürdürüyor. Bugün limanda daha çok turist gezdiren uzun tekneler göze çarpıyor. Limandaki renkli 17. ve 18. yüzyıldan kalma sevimli Danimarka evlerinin herbirinin altında küçük bir restaurant yer alıyor. Buralarda genelde atıştırmalık şeyler bulabilirsiniz ama her yerde mutlaka bira var. Fiyatlar bira cinsine ve restauranta göre farklılık gösteriyor. Hava güneşli ve sıcak ise burada oturup bir şeyler atıştırmak oldukça keyifli.

Limanın etrafında tekneler ile gezinti yapmak isterseniz iki seçeneğiniz var biri netto tekneleri ile bunun bedeli kişi başı 6 USD civarında diğeri ise DFDS ile bunun bedeli de 10 USD civarında, her ikisi de 1 saat süreyle sizi gezdiriyor. Bu teknelerin içlerinde rehberler Almanca, İngilizce ve Danimarkaca gidilen yerler hakkında bilgi veriyor. Eğer şansınız varsa Danimarka’nın simgesi olmuş olan deniz kızı heykelini tekne gezintisi sırasında görebilirsiniz. Heykel zaman zaman yurt dışındaki sergilere gittiği için bazen yerinde olmayabiliyor. Bazen de vandalizim kurbanı olduğu için bakıma alınıyor son yıllarda geçirdiği talihsiz olaylardan biri, tırmanan müslüman düşmanlığında heykele burka giydirilmesi olmuş. Bir keresinde de parçalara ayrılmış parçalar tekrar bir araya getirilip heykel yerine konmuş ancak malesef baş kısmı bulunamayan parçalar içinde. Bugün heykelin üzerinde yer alan baş kısmı sonradan yapılarak heykele eklenmiş. Tekne gezintisi bitiminde Nyhavn’ın biraz arka tarafına doğru yürürseniz Amalienborg sarayını görebilirsiniz.

Amalienborg sarayı büyük bir meydanda oktagon yapılar topluluğu olarak inşa edilmiş. Sarayı inşa ettiren Kral 5. Frederick başlangıçda burayı soylu ailerin oturması için yaptırmış ancak kraliyet ailesinin yaşadığı Christiansborg Sarayı bir yangınla kül olunca dönemin kralı olan 4cü Christian sarayı satın alarak kraliyet ailesini buraya taşımış. En son Kraliçe Ingrid 2000 yılında ölene kadar bu sarayda yaşamış. Saray bugün parlimento binası olarak kullanımda önünde hala kraliyet ailesinin simgesi olan kalabalık üniformalı askerler nöbet tutuyor. Her gün akşam üstü bu askerlerin nöbet değişimini izleyebilirsiniz. Askerlerin çok fotoğrafik olduğunu belirtmek isterim.

Kopenhag şehir merkezinde Radhuspladsen denilen bir meydanda belediye başkanının yaşadığı ve şehir konseyinin olduğu bir yapı bulunuyor. Bina inşa edilirken Italya Siena’da bulunan devlet binasından esinlenilmiş.  Binanın inşası 13 yıl sürmüş ve 1905 yılında açılmış. Binada bir çok süsleme ve boyama sanatını bir arada görmek mümkün. Cesareti olanlar 106 metre yüksekdeki kuleye 300 basamaklı merdivenleri çıkarak ulaşabilirler. Bu merkeze gelip yapıyı ziyaret etmek isterseniz burada geçireceğiniz vakit 25-30 dakikayı geçmez gibi gözüküyor. Ancak kuleye tırmanırsanız bu süre mutlaka uzayacaktır.

Kopenhag’ı görüp şehir havasını soluduktan sonra sizi muhteşem bir balıkçı köyüne Dragor’a davet ediyorum. Amagor adasının kenarında yer alan Dragor’a gitmek için Kopenhag’ın içinden 350S nolu otobüse binebilirsiniz son durakta inip karşı kaldırımdan deniz kenarına doğru yürürseniz köy hemen karşınıza çıkacak. Önce küçük limanı tekneleri ve sahili göreceksiniz. Burada çok uzun saatler geçireceğinizden eminim.

Limanın tam karşısında Danimarka ile İsveç’i birbirine bağlayan, Oresund köprüsü bir gerdanlık gibi uzanıp, hadi teknelerle fotoğrafımı çek ne duruyorsun diye sizi kışkırtacak. Limandaki keyifli anlardan sonra köyün içine mutlaka girmelisiniz asıl cevher oradaki parke taşlı dar sokak aralarında yatıyor. Köyün içinde hala Viking döneminden kalma orjinaline yakın evler göreceksiniz. Çatıları kamışla örtülmüş değişik penceler, çoğu sarıya boyanmış evlerde değişik renklerde kapılar, evlerin önünde duran bisikletler hele bir de akşam güneşi evlere vurmuşsa fotoğraf kareleri hazır demektir. Şahsen ben kendimi hava kararana kadar bu sokaklardan koparamadım. Her bir sokak ayrı güzellikte.

Sokaklardan geçerken evlerin içlerini görebiliyorsunuz. Bazılarının içinde eski Viking  antikaları evin bir köşesinde dekor olarak kullanılmış. Gün batımında burada olup fotoğraf çekmek ve deniz kenarındaki restaurantlarda somon balığı yemekten çok keyif alacaksınız. Meydandaki restaurantta balık yemek çok da bütçenizi aşmayacak bir kişi somon balığı yiyip yanında da birşey içerse ödeyeceği miktar 14-15 € civarında.

Yurt dışına siz de tur yerine bizim gibi kendi başınıza gidiyorsanız bütçenize dikkat etmeniz gerek. Biz genelde temiz ve ucuz yerlerde kalmayı hedefliyoruz. Kopenhag’da seçtiğimiz yer 3 yıldızlı bir otel yada diğer adı ile hostel diyelim. Kaldığımız odaları bir kaç kişi ile paylaşarak kalıyoruz ama bu kişiler genelde arkadaşlarımız oluyor.

Kopenhag’da kaldığımız hostelde tuvalet ve banyo ortak kullanımda olmasına rağmen hepsi tertemizdi. Kişi başı 1 gecelik fiyat 21 € buna kahvaltı dahil değil onunda fiyatı 6 €. Kahvaltı menüsünün de fena olmadığını söyleyebilirim. Web adresi: http://www.danhostel.dk Telefonu ise +45 3828 9715. Bu güzel hostelin önünde çok güzel bir göl ve gölün içinde de kuğular ve kazlar var. Gölün etrafında düzgün mimarisi ile evler dikkat çekici. Sabah fotoğraf turunuza kalkar kalkmaz hemen göl kenarında başlayabilirsiniz.

Kopenhag

Şehre girince herkes gibi ilk görmek isteyeceğiniz yer rıhtımda yanyana sıralanmış dar ve renkli evlerin bulunduğu…

azgezmis.com

Yorumlar

  • çok güzel kutluyorum

Yorumunuz?