Bu ismi görünce ilk olarak Amerika’da ki Harlem akla geliyor. Ancak bu Haarlem, Amsterdam’a çok yakın bir yerde bulunan sevimli bir şehir. Amsterdam’dan trenle buraya gelmek sadece 15 dakika sürüyor. Bunun için ödeyeceğiniz gidiş dönüş tren bileti ise 6-7 € civarında. Yanlış hatırlamıyorsam bir saat içinde en az 4 tren Haarlem’e doğru hareket ediyor. Amsterdam’da 3 gün geçirecekseniz yarım günü Haarlem’e ayırabilirsiniz.
Tren istasyona yanaşmadan az önce sizi burada en çok cezbedecek bina olan yel değirmeninin önünden geçiyor. Trenden indikten sonra buraya ulaşmak için Spaarne Nehrine ulaşmanız gerek. Nehrin kenarında tüm güzelliği ile ayakta duran Molen De Adriaan değirmenini görmemeniz mümkün değil. Dört katlı olan değirmenin içini gezebilirsiniz. En üst kattan güzel bir manzarası var. Ayrıca bir yel değirmeninin nasıl çalıştığı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Değirmen ilk olarak 1778’de inşa edilmiş ancak 1932’de bir yangınla kül olmuş. 70 yıl sonra yani 2000’li yılların başında aslına sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş. Molen De Adriaan, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 10:00 ile 16:00 arasında açık ve giriş ücreti 2 €.
Değirmenin önündeyken kafanızı yukarı kaldırıp baktığınızda bu sefer başka bir etkileyici yapının kuleleri ile karşı karşıya geleceksiniz. Bu yapı Bavo Katedrali. Yapımına 1895 yılında başlanıp 1906 yılında bitirilmiş. Kuzeydeki kilise kulesi ise 1927 ile 1930 yılları arasında eklenmiş. Katedrale giriş ücretsiz, haftanın altı günü sabah 10:00 ile 16:00 arasında ziyaret edebilirsiniz. Pazar günleri ise 13:00 ile 16:00 arasında açık. Bavo, Hollanda’nın en büyük orguna sahip öyleki 5000 adet borusu var ve bu orgdan çıkan müzik muhteşem oluyor. Yaz aylarında kilisede ücretsiz konserler veriliyor. Yolunuz bir yaz günü Haarlem’e düşerse bu org sesini duymalısınız.
Haarlem, Spaarne nehri boyunca uzanıp giden çok sevimli bir yerleşim yeri. Havanın güneşli olduğu günlerde nehir kenarındaki küçük cafelerde oturup bir şeyler içebilirsiniz. Ortamda genelde sessizlik hakim olduğu için nehir kenarındaki bu molalar sizi çok dinlendirecek, emin olun. Kafelerin önünde uzanıp giden nehirde küçük teknelerle gezinti de yapabilirsiniz. Bu tekneler 8 veya 12 kişi alıyor. Nehir kenarında dikkat çeken ve eski olduğu belli olan bir köprü var. Bu köprü nehrin iki yakasındaki evleri birbirine bağlıyor üzerinden sadece yayalar ve bisikletliler geçebiliyor. Gravestenenbrug köprüsünün tarihi 6. yüzyıldan biraz gerilere gidiyor. Köprü ortadan açılıyor ve altından tekneler geçebiliyor, bu köprüden sonra da Haarlem’in limanına ulaşmış oluyorsunuz. Bu köprü yapıldığı yıllarda Hollanda’nın tekstil ve bira ticaretinde önemli bir rol oynamış ve tabi Spaarne Nehri de. Ülkenin bir çok yerinde nehirlerin olması Hollanda’lıları ticaret yapmaktan alı koymamış. Nehirlerden geçip denizlere açılabilecek tekneler üretmişler ve bu sayede ticaretten para kazanabilmişler.
Nehir kenarından bir kaç adım ötede şehrin merkezi yer alıyor. Burada büyük bir meydan var. Meydana Grote Markt yani büyük alışveriş meydanı. Etrafında küçük restaurantlar, kafeler ve hediyelik eşya satan dükkanların yer aldığı ve Bavo Katedrali’nin bir duvarınında baktığı büyük bir meydan. Bu büyük meydana 10 tane cadde birleşiyor. Bizim gibi ülkelerde yaşayan insanlar için inanılır gibi değil ama meydan tam 700 yıldır hiç değişmemiş. Zaten etrafınıza baktığınızda binaların eski stili ama bakımlı yüzlerinden değişmediklerini sadece çok iyi korunduklarını anlıyorsunuz. Bir kaç yıl öncesine kadar buraya araçlarda giriyormuş ancak bugün sadece yayalara ait bir meydan.
Meydanın biraz ilerisinde küçük bir Red Light Streeet var. Burası 1980 yılından itibaren legal bir şekilde faliyette. İlginizi çekerse buraya da uğrayabilirsiniz. Ancak Haarlem’in bugünkü halinden biraz gerilere Nazi olaylarının yaşandığı yıllara gidersek insanın kanını donduran hikayelere rastlanıyor. Bunlardan biri Corrie Ten Boom’a ait. Evinin en ücra yerine Yahudileri saklamak için bir oda yapmış ve burada 6 Yahudi’yi saklamış. Ancak Nazi’ler bunu haber aldıklarında evi basmışlar. Evde Yahudi bulamamışlar ancak çok sayıda gördükleri yiyecek fişlerinden şüphelenmişler. Boom ailesini hapse atmışlar. Corrie’nin kız kardeşi ve babası hapiste ölmüş; ancak kendisi hikayeyi anlatmak için olsa gerek hayatta kalmış. Hapisten çıktıktan sonra hayatının ona Allah tarafından verilmiş bir hediye olduğunu düşünür ve 33 ülkede hikayesi yayınlanır. Hollanda Kraliçesi tarafından onur ödülüne layık görülür. 1983’de öldüğünde Corrie 91 yaşındadır ve ardında meşhur olmuş bir müze ev ile büyük bir hikaye bırakmıştır. Haarlem’deki bu gizli sığınma evine uğramak isterseniz bulmanız zor olmaz sanırım.
Bu acıklı hikaye ve hikayenin geçtiği evi gördükten sonra biraz sanatsal bir gezinti yapıp Haarlem’den ayrılmak gerek değil mi. Frans Hals Müzesi, içinde barındırdığı resimlerle size az önce sığınma evinde gördüklerinizi unutturacak. Bu ziyaretten sonra zaten artık şehri öğrendiniz, yürüyerek tren istasyonuna geri dönüp 15 dakika sonra yine Amsterdam’da olabilirsiniz.
[…] sabah, bir fotoğraf karesinin peşine düşüyor ve Haarlem şehrine […]
De Adriaan isimli yel değirmeninin 12 metre ve 3 katlı bir eşinin Mersin de anıt olarak yapıldığını biliyor muydunuz. Görmek inanmak istiyorsanız.. bilgisayarınızda mersin belediyesini arayın ve fotoğraflar tuşuna basınız.
Haarlem diyince benim de direk aklıma zenciler ve rap geliyor :)
Hiç bilmiyordum başka Haarlem olduğunu. Ve pek de hoş yapılar varmış.
Bizde görene kadar tek Harlem’i Amerika’da zannediyorduk. Üstelik bu Haarlem oradaki gibi tehlikeli bir yer değil.
Amerika’yi Hollandalilar ve Ingilizler birlikte kuruyorlar ve NewYork’taki Harlem ismi Hollanda’daki Haarlem’den geliyor. Ayni zamanda New York’ta Ingiltere’deki York sehrinden geliyor ve oncesinde New Amsterdam ismi konulmayi dusunulmus. New Zealand da yine Hollanda’nin Zeeland bolgesinden esinlenerek isimlendirilir.
Beliz Hanım,
bilgiler için teşekkürler.
Güzel ve etkileyici bir yazı olmuş. Gitmek istediğim yerler listesine bu yazıdan sonra dahil oldu diyebilirim. Teşekkür ederim…
Canberk bey,
Hollanda’ya yolunuz düşerse büyük şehirler dışında bir seçenek ararsanız burası iyi bir seçim bence.