Fas’da en çok keyif aldığım ikinci yer Essaouira oldu. İlki Marakeş‘ teki Jemaa el-Fnaa Meydanı idi. O meydanın yerini hiç bir şey tutamaz. Essaouira’ ya gidebilmek için öncelikle en ucuz uçak bileti alabileceğiniz şehir Kazablanka. Türk Hava Yolları ile de aktarmasız olarak haftada üç uçuş gerçekleşiyor. Buradan Marakeş’e oradan da Essaouira’ya rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Essaouira’ya, Marakeş’den gitmek için binebileceğiniz direk giden taşıt var mı, açıkcası bunu bilemiyorum. Ancak bütün geziler de ekstra bir tur ile sizi buraya götürüyorlar. Biz de herkesle gitmek istemediğimiz için tur firmasından şöförlü, günü birlik bir minibüs kiralayarak gitmiştik. Bunun için toplam 250 Euro ödedik.
Yol boyunca kendimize ait özel bir aracımız olmasının avantajını kullandık. Önce çölde tek tük olan ağaçların tepesinde otlayan keçilerin fotoğraflarını çektik. Sonrasında yolumuzun üzerinde bir takım hastalıklara iyi gelen ürünler satan bir yağ ve esans fabrikasında durduk. Fabrika dediğime bakmayın elbette son derece az gelişmiş koşullarda üretim yapan bir imalathane. Yerli kadınlar taşın üzerine sıralanıp oturmuşlar Argan adlı bitkinin meyvesini havanda döverek eziyorlar. Her birinin yanında bir kap duruyor. Fotoğraflarını çekip onları seyrettiğiniz için gönlünüzden ne koparsa veriyorsunuz.
Fotoğrafa para almaları Fas’da alışkanlık haline gelmiş durumda. Marakeş’i yazarken bunu bir kere daha anlatmıştım. Meydanlarda dolaşanlar hatta bir şeyler satanlar bile fotoğraf çektiğinizde ellerini açıp hemen para istiyorlar. Essaouria’ya dönersek Atlantik Okyanusu kenarında yer alan ve bana bir kısmı ile Bodrum’u çağrıştıran, bir kısmı ile de beni alıp çok gerideki yıllara götüren bir şehir diyebilirim. Şehre girdiğinizde ön cephede ilk görecekleriniz beyaz binalar ve bunların maviye boyanmış kapı, pencere pervazları. Ancak içerilere doğru ilerledikçe Fas’ın klasik rengi olan kiremit kızılı binalar başlıyor. Elbette sokaklar bu binalar ile daralıyor zaman zaman çıkmaz dar sokalar haline geliyor. Akşam güneşi bu binalara vurunca oldukça güzel fotoğraflar çekilmeye başlanıyor.
Essaouira Berberice duvar anlamına geliyor. Şehrin 16. yüzyılda bilinen adı ise Mogador. Bugün hala şehir orijinal kale duvarları ile sonlanıyor. Duvarlar Okyanus kenarına kadar gidiyor. Şehre girdiğinizde bu güzel kaleyi mutlaka görüp ziyaret edeceksiniz zaten. O yüzden gidin demiyorum yol sizi götürecek. Şehir 1912 ile 1956 yıları arasında Fransız yönetiminde kaldığı için her yerde en çok da dillerinde bu etki görülüyor. Neredeyse herkes Fransızca konuşuyor. Bu müslüman ülkede, Fransızların yediği salyangoz çorbasını görmek aklıma ister istemez müslüman mahallesinde salyangoz satmak sözünü getiriyor. Demek ki satılıyormuş diyorum içimden.
Kalenin dış kısmındaki balıkçı teknelerinin bulunduğu limana girince ortam tamamen değişiyor. Yıllar öncesine ait balıkçı tekneleri birbirinin içine geçmiş halde limanda sıralanmışlar. Bir de gökyüzünde biraz bulut varsa fotoğrafçılar buradan saatlerce ayrılamayacaklar. Biz ayrılamadık açıkcası. Bu yüzden de gün biterken bazı yerleri göremeden geri geldik. Burada bir günden fazla kalmak gerektiğini de dönüş yolunda anladık. Eğer burada bir iki gün kalacak vaktiniz olursa çölde ata veya deveye binerek yolculuk yapmayı deneyin.
Çölde muhteşem fotoğraflar çıkacağı gibi develerle 2 saat yolculuk sonrasında ulaşacağınız Diabat Köyü’nde de güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Bu yolculuk unutamayacaklarınız arasında olacak emin olun. Çöldeki uçsuz bucaksız kum yığınlarının içinde olmak çok değişik bir his. Eğer bunu yapacak vaktiniz yoksa ve bizim gibi geri dönmek zorundaysanız, dönerken okyanus kenarında mutlaka durun gün batımında burada ata binenlerin oldukça güzel karelerini yakalayacaksınız.
Moulay Hassan meydanı Essaouira’da bulunduğunuz süre içinde en çok insanı göreceğiniz ve yeme içme faaliyetlerinin yapıldığı güzel bir meydan. Bu meydanın dış tarafında ise derme çatma kurulmuş masalarda balık yiyebilirsiniz. Elbette buradaki yerlerde hijyen aramayacaksınız. Konaklamaya gelince burada gözüme çarpan bir çok otel gördüm ancak biz günübirlik gidip akşam Marakeş’e döndüğümüz için fiyatlarını bilmiyorum. 2007 yılında da henüz gezi yazıları yazmadığım için fiyatlarını araştırmadım açıkcası. Ancak Fas genel olarak çok pahalı bir ülke değil. Biz 4 yıldızlı bir otelde uygun bir fiyatla konaklamıştık. Essaouira’da da uygun oteller bulacağınıza eminim.
Essaouira’dan ayrılmadan önce son hatırlatmam ahşap eşyalar hakkında olacak. Burada bir çok ahşap atölyesi var. Bu atölyelerde oldukça güzel eşyalar bulabilirsiniz. İmalat yaptıkları atölyelerin bir kısmında satış da yapıyorlar. Daha çok ahşap mutfak eşyaları bulabileceğiniz yerler. Ancak işçilik oldukça iyi tabi fiyatlar da uygun. Taşıyabileceğinizi düşünürseniz büyük aksesuarlarda alınacak eşyalar arasında.
Kecili resmi nerede cektiniz
Fas’ta yol kenarında çekildi fotoğraf.
Marakese bosuna gitmeyin o meydan da 3 maymun 5 yilan ve turistleri kaziklamaya calisan esnaf var ….agadir..essaouria gezilir..
Seyahatlerde herkesin aradığı şey farklıdır. Siz maymunlara ve yılanlara alışık olabilirsiniz. Bunları görmeyen insanlar Marakeş’teki karmaşaya bunları görmeye gidebilir. Siz de deniz, kum, güneş ve turistik mekanlara yabancı olabilirsiniz.
bu siteyi gerçekten çok seviyorum paylasımlar için çok teşekkürler :)
Ömer Bey,
çok teşekkürler. Sayfamız size yardımcı olabiliyorsa bu bize yeter.
Teşekkürler çok değerli bilgiler için birgün umarım kullanabilirim..
Ben de bu şehre gittim, Bodrum Çeşme benzeri güzel bir tatil yeri, balıkları meşhyur, kilosu aynı para hangi balığı seçerseniz seçin, çok lezzetli ve keyifli idi… okyanus kenarı olduğundan gel git olayına da tanık oluyorsunuz, ayrıca kumsalda atla gezinti de yaptırıyorlar tursitlere… Yazı çok güzel olmuş emeğine sağlık Zehra.