Didim’in adını duyduğumda aklıma ilk gelen yer Apollon Tapınağı oluyor hep. Yıllardır burayı görme hayalim vardı. Sonunda hayalim 2020 yılında gerçek oldu.
Didyma Antik Kenti içinde yer alan Apollon Tapınağı oldukça önemli bir yere sahip. Burası ışık ve güneş tanrısı olan Apollon’a adanmış bir Yunan tapınağı ve kehanet merkezi. Yapıldığı dönemde Milet Antik Kenti’nden buraya gelen ve adına kutsal yol denen yaklaşık 16,5 km olan bir yol ile Apollon Tapınağı’na ulaşılıyormuş. Bugün bu yol yeniden ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.
Geçmişte tapınaktaki bir çok kahin fal bakıyor, geleceği yorumluyor ve adaklar adıyormuş. Yani burada hristiyanlık çok yayılmadan önce Pagan ayinleri düzenleniyormuş. MS 385’de Theodisios döneminde kehanet yasaklanınca bu tapınak eski önemini kaybetmiş. Ancak bugün yanına gittiğinizde heybetinden hiç bir şey kaybetmemiş olarak ayakta duran iki sütun görmek isteyenlere çok şey anlatıyor. Üstelik antik dönemde Efes Artemis ve Sisam’daki Heraionu Tapınağı’nın ardından Apollon Tapınağı dünyanın en büyük üçüncü tapınağı olmuştu. Bu da Apollon Tapınağını görmek için çok iyi bir sebep.
Müze kart ile burayı gezebilirsiniz. Ya da 2020 fiyatı 18 TL ödeyip içeri girebilirsiniz. Ancak buraya kadar gelince ardından Milet ve Priene Antik Kentlerini gezeceğinizi düşünerek müze kart almanızı tavsiye ederim. Yaz, kış haftanın her günü ziyarete açık. Yazın 08:00 ile 19:00 saatleri arasında kışın 08:30 ile 17:00 saatleri arasında açık oluyor.
Apollon tapınak ziyareti sonrasında sırayla gidersek yolumuzun üzerinde önce Milet Antik Kenti var. Ancak aşağıda sıralayacağım tüm yerleri iki veya üç güne bölerek gezmeniz daha iyi olur. Bir gün Milet Ören Yeri, Doğanbey Köyü ve Priene Ören Yerine ayırabilirsiniz. Bunun için güne çok erken başlamanız gerekecek.
Milet’e giderken yol üzerinde geçeceğiniz Akköy var. Burası bilinen en büyük köy kütüphanesine sahip bir yer. Vaktiniz varsa bu köyde durup kütüphaneye bir göz bakabilirsiniz. Ayrıca köylüler yol kenarında kendi ürünlerini satıyor. Belki bu da ilginizi çekebilir. Milet Ören Yerine geldiğinizde önce mutlaka müzeyi gezerek başlamanızı öneririm. Böylece Milet Antik Kentinde göreceğiniz bazı şeyleri çok daha iyi anlayacaksınız. Müzede ve ören yerinde müze kart geçiyor. Müze haftanın her günü açık. Yazın (1 Nisan-31 Ekim) 09:00 ile 19:00 arasında, kış aylarında (1 Nisan-31 Ekim) ise 08:30 ile 17:30 arasında açık oluyor.
Milet müze ziyaretinden sonra antik kente gelirken yolun kenarında İlyas Bey Camii’ni göreceksiniz. Burayı ziyaret etmeden geçmeyin çünkü Milet’in bazı parçalarını burada göreceksiniz. Menteşe Beyliği dönemine ait bu caminin duvarlarındaki mermerler Milet Antik Kentinden alınıp kullanılmış. Tarihte bu tip olaylara sıkça rastlarız. Bir medeniyetin üzerine kurulan bir başka medeniyet diğerinden kalan malzemeleri farklı amaçla kullanır. Biz başka bir yapıdan taşınıp kullanılan malzemelere arkeoloji terminolojisinde devşirme malzeme deriz. İlyas Bey Camii de buna bir örnektir. Caminin etrafında medreseye ait öğrenci odalarının bir kısmını restore edilmiş halde göreceksiniz.
Şimdi Milet Antik Kentine girebiliriz. Buraya gelirken düzgün olmayan bir zeminde biraz yürüyeceğinizi bilerek iyi bir ayakkabı giymeyi ihmal etmeyin. Önce tiyatro binasını göreceksiniz ama tiyatronun arkasında dev bir şehir kalıntısı sizi bekliyor. İçeriye biletle giriyorsunuz ama şehrin bir yerinde koyunlarını otlatan çoban karşınıza çıkıyor. Bu kent için demokrasinin doğduğu, felsefe, bilim ve sanatın başkenti deniyor. Kentin içinde az sayıda ayakta kalan parçalar olsa da içinde gezerken, çok ihtişamlı ve oldukça büyük bir yerleşim olduğunu anlıyor insan. Tiyatro haricinde ayakta kalan bier de törenlerin seyredildiği, sütunlu bir platform, oraya kadar gidip bu yapıyı yakından mutlaka görün. Bu sütunlu platform aynı zamanda Capito Hamamı denen hamama giden yolun başlangıç yeri. Milet Ören Yeri, tıpkı müze gibi her gün açık. Saatleri müze ile aynı.
Şimdi önümüzde Eski Doğanbey Köyü ya da eski adıyla Domatia Köyü ve Dilek Yarımadası, Büyük Menderes Deltası var. Sadece 17 km gideceğiz. Kuş gözlemcileri veya fotoğrafçıları için Büyük Menderes Deltası oldukça zengin bir yer. Eski Doğanbey köyünde bulunan tanıtım merkezinde civarda görebileceğiniz hayvanlar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Doğanbey köyüne gelince burası eski bir Rum köyü. 1923 mübadele zamanında Türkler ve Rumlar yer değiştirirler ve köye Türkler gelirler. O dönemde köyde damdan dama yürünecek kadar çok evin olduğu söyleniyor. Köyde bir çok şey, hatta gelinlikçi bile varmış. Bugün ise yaklaşık 150 hane yer alıyor. O dönemde buraya yerleşen Türkler buranın yollarını çok dik bulurlar ve oturmak istemezler. Biraz aşağıya inerek Yeni Doğanbey Köyünü kurarlar. Köy bir süre kaderine terk edilir.
2000’li yılların başında köye bir grup mimar gelir ve evleri alıp onarmaya başlarlar. Sonrasında bir çok kişi köye gelip yerleşmeye başlar. Bugün yapıların çoğu ev amaçlı kullanıyor. Yemek yiyebileceğiniz ve bir şeyler içebileceğiniz iki üç mekan var. Arabanız ile köyün girişine kadar gelip, park edip, taşlı yollardan merdivenlerden tırmanarak köye çıkacaksınız. Müzeye kadar gittiğinizde arabınıza geri dönmek için köyü tekrar boydan boya geri yürüyeceksiniz. Neyse ki köy çok büyük değil.
Şimdi bugünün son ziyaret mekanı Priene Ören Yerine gideceğiz. Burası Eski Doğanbey Köyüne 13 km mesafede. Günü bitirmek için çok iyi bir seçenek, çam ağaçlarının arasında gezeceğiniz çok güzel bir antik kent. Kentte en iyi bugüne gelmiş olan bölümlerden biri tiyatro, bir kaç sütunu ile Athena mabedi ve Bouleuterion denen meclis üyelerinin toplandığı bölüm nispeten bir şeylerin görülebileceği bölümler. Yanınıza mutlaka su alarak gezin. Şehre girdiğinizde geri dönüşünüz en az 2 saat sürecektir. Priene Ören Yeri haftanın her günü gezilebiliyor. Yazın (1 Nisan-31 Ekim) 09:00 ile 19:00 arasında, kışın (31 Ekim-1 Nisan) 08:30 ile 17:30 arasında gezilebiliyor.
Tarihi gezinti sonrasında Didim’e dönelim. Yaz aylarında gittiyseniz denize girmek için Altınkum iyi bir seçenek. Plaj herkese açık, kendi şemsiyeniz ve sandalyeniz ile giderseniz bir şey ödemiyorsunuz. Bilmeyenler için özellikle yazmak istiyorum, her hangi bir plaja sandalyenizi veya havlunuzu yayarak para ödemeden girebilirsiniz. Anaysanın 3621 sayılı kanununa göre ülkenin tüm sahilleri halka açıktır. Ancak bazen belediyeler şahıslara sahilleri kiraya veriyor ve bu kişiler kumun etrafını kapatıp plaj yapıyorlar. Bu durumda ne yazık ki pek bir şey yapılamıyor. Böyle yerlere de girme hakkı kanunen saklı; ama size kalmış, genelde sonu hoş olmayan bir şekilde bitebilir.
Altınkum merkezde bulunan en çok bilinen plajdır. Buradan her iki yöne doğru giderseniz denize girebileceğiniz bir çok seçenek olduğunu görürsünüz. Bu koyların bazıları, Akvaryum Koyu, Cennet Koyu, Manastır Koyu, Sarıkum, Akkum gibi. Altınkum Plajı’nın olduğu bölgeden tekne turları da yapılıyor. Zaten plaja gittiğinizde büyük gezi teknelerini göreceksiniz.
Akbük tarafına giderseniz ilginç bir deneyim yaşabilirsiniz. Çok eski çağlarda Ege Denizindeki bir volkanik patlama sonrasında küllerden oluşan küçük bir ada var. İsmi Saplı Ada. Bu adanın kara ile bağlantısı var. Denizin içinden yaklaşık 100 metre yürüyerek adaya ulaşabilirsiniz. Akbük mevkinde de deniz temiz ve keyifli. Buradan da denize girebilirsiniz.
Didim’e gelmişken çok keyifli bir yer daha var ziyaret edebileceğiniz. Bafa Gölü ve çevresindeki köyler çok güzeller. Kapıkırı Köyü ve etrafını gezebilirsiniz. Bununla ilgili detaylı yazımızı burada ”Kapıkırı” bulabilirsiniz.
Akşam olduğunda Altınkum bölgesini çok sevdiğimi söyleyemem. Yemek için bir çok seçenek var; ancak eğlence mekanı neredeyse tek tip olmuş. Her yer türkü bar. Bir yerde oturup yemek yerken bir çok farklı mekandan gelen yüksek sesli müzikler birbirine karışıp rahatsızlık verir hale gelmiş. Umarım buna bir çözüm bulunur.
Didim’de konaklama için bir çok seçenek var elbette. Biz Altınersan otelinde kaldık. Çok konfor aramıyorsanız; kalabileceğiniz temiz ve uygun fiyatlı iyi bir otel. 2020 yılında 2 kişi açık büfe kahvaltı dahil fiyatı 250 TL. Denize oldukça yakın, yüzme havuzu olan, tam bir aile oteli. Biz otelden memnun kaldık.
Biraz daha doğada olmak kamp alanında kalmak isterseniz, merkeze 6 km mesafede Tavşanburnu Tabiat Kamp alanını deneyebilirsiniz. Burası çam ağaçlarının denize açıldığı bir bölge. 24 saat güvenliği olan, çadır kurabileceğiniz bir tesis. Lüks beklentiniz varsa buna göre de bir çok oteli rahatlıkla bulabilirsiniz.
Didim’i buradaki üç önemli yer için mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Apollon Tapınağı, Milet Ören Yeri ve Priene Ören Yeri. Bu üçü Didim’e gittiğinize değecek yerler.
Bir Sökeli olarak sizden Didimi ve civarını okumak çok keyif verdi. Bildiğim yerler ama kalemle baska güzel geldi. Hele fotoğraf kareleri ❤️
Berna Hanım çok teşekkür ederiz. Beğenmeniz ne hoş, selamlar.