Datça

Muğla’ ya bağlı olan Datça’ ya karadan ve denizden ulaşmak mümkün. Istanbul’dan uçakla Bodrum’a gidip oradan günde 2 sefer kalkan ve yaklaşık 2 saat süren bir feribot yolculuğu ile Datça’ ya ulaşabilirsiniz. Feribot sabah 09:00 ve akşam 17:00 de kalkıyor, ancak saatler değişebilir bunun için gitmeden önce feribot seferlerine bakmakta fayda var. Datça’ya ulaştıktan sonra, limandan kalkan ve feribottan inen yolcular için çalışan servis tüm yolcuları ilçe merkezine bırakıyor. Karayolu ulaşımı ise oldukça virajlı ve tehlikeliyken son dönemde bu yol genişletildi. Yine de daha az sayıda insan burayı tercih ettiği için burası diğer tatil yerlerinden daha sakin bir yapıya sahip.

Datça’ da kalınacak yerlerin çoğu temiz ve güzel yerler. Ancak biz ilk gittiğimizde merkezde Datça Türk Evi’de kalmıştık. Samimi işletmecileri, değişik mimarisi, sevimli köpekleri ile kendinizi evinizde hissedeceğiniz ve gerçekten dinleneceğiniz bir mekan. Her odasının duvarına ayrı figürlerin işlendiği, odalarındaki tüm eşyaların ahşap olduğu, banyosunda çeşit çeşit mis gibi kokan sabunların olduğu, her sabah muhteşem zengin kahvaltıların hazırlandığı ve bu kahvaltıların çimenler üzerinde yendiği bir yer düşleyin. Ancak sadece 8 odası olan bir butik otel olduğu için rezervasyonunuzu önceden yaptırmanızı tavsiye ederim.

Datça’nın tarihi oldukça eskilere M.Ö 2000 lere dayanır. Burada bilinen ilk yerleşmiş topluluk Karya’lardır. Daha sonra Dor’lar dönemi en parlak dönem olmuştur. O dönemde Dor’lar, Datça merkezinin yakınlarında Burgaz mevkiinde uygarlığın merkezi olan Knidos’u kurarlar. Bugün bile kalıntılarından oldukça büyük ve gelişmiş bir şehir olduğu görülmekte. Coğrafi ve estetik görüntü olarak hem ilginç hemde çok güzel bir yerde kurulmuş bir şehir. Knidos’a girişte sizi bir liman karşılıyor buradan devam ettiğinizde bir iç limana ulaşıyorsunuz ve iç liman tekrar açık denize açılıyor. Bu ilginç liman belliki o dönemde şehire iyi bir koruma sağlamış. Knidos’a gitmek için Datça Limanından günlük gezi teknesi bulmak mümkün. Yolculuk yaklaşık 2 saat sürüyor. Açık denizde biraz dalgalı bir yolculuk oluyor ama yolda giderken göreceğiniz manzaralar ve Knidos size bu zor yolculuğu unutturuyor. Kara yolu ile gitmek isterseniz bu da mümkün. Son dönemde tekrar ziyaret ettiğimizde antik kentin büyük ölçüde ayağa kaldırılmış olduğu gördük. Genelde gezenler gün batımında orada olmak istiyorlar. Ancak çok geç kalmamak iyi olabilir. Çünkü yol dar köy yollarından oluşuyor.

Datça’da hergün başka bir plaja gidip çok farklı yerlerde denize girmeniz mümkün. Bazılarını burada yazmaya çalışacağım. Datça’nın hemen içinde Taşlık plajı var. Limanın hemen yanında olan bu plajın yanıbaşında doğal bir kaynak suyu var. Bu su küçük bir göle dönüşmüş ve buradan denize akıyor. Kargı koyu plajı Datça merkeze 3-4 km mesafede buraya dolmuşlar kalkıyor. Yemek yiyebileceğiniz ve çimlerde uzanabileceğiniz, denizde de kazlarla birlikte yüzebileceğiniz güzel bir plaj. Araba veya dolmuş ile gidebileceğiniz Datça’ya 20 km mesafedeki Mesudiye köyünde Ovabükü ve Hayıtbükü plajları bulunuyor. Pırıl pırıl yerler, yemek yiyebileceğiniz, isterseniz konaklayabileceğiniz mekanlar mevcut. Burada bar veya eğlence mekanı yok, akşam sohbet edip, kitap okuyup sessizlik içinde tatil yapabileceğiniz yerler. Biz Ovabükü’ne geldiğimizde konakladığımız bir kaç mekanı tavsiye edebiliriz. Melinda pansiyon burası tam deniz kenarında oda kahvaltı konaklayabileceğiniz bir yer. Diğeri Yiğitşah Apart. Burada ev kiralıyorsunuz, yemeklerinizi kendiniz pişiriyorsunuz. Portakal ve badem bahçesinin içinde bir mekan. Son olarak Sempati Apart’ı tavsiye edebiliriz. Burası da denize oldukça yakın, yine yemeğinizi kendiniz pişireceksiniz. Büyük yeşillikli bir bahçesi olan konaklama yeri.

Bir başka plaj 25 km mesafedeki Palamutbükü, burası oldukça bilinen bir yer. Burada da yemek yiyebileceğiniz yerler mevcut. Ayrıca alışveriş için zincir marketlerin olduğu bir yer. Ancak Palamutbükünde sahil şeridi biraz dar. Her yer işgal edilmiş durumda. Öyle ki kimse kendi sandalyesi ile gelmesin diye tüm şezlonglar birbirine dayanmış durumda neredeyse. Palamutbükünde konaklama için daha fazla seçenek bulabilirsiniz.

Datça’nın biraz dışında eski Datça yer alıyor. Burası mutlaka görülecekler listesinde olmalı. Eski iki katlı taş evler dar sokaklar ve evleri süsleyen canlı renkli begonviller var. Evlerin alt katlarında hediyelik eşya satan bir çok dükkan göreceksiniz. Eski Datça kahvehanesinde oturup meyveli çay içip yöre halkı ile biraz kaynaşmanızı öneririm. Can Yücel’in müze evinide burada ziyaret ettik. Ancak 2024 yılında gittiğimizde evde yaşayan yakınları olduğu için artık içeri giremiyorsunuz. Eski Datça’nın çok değiştiğini yazmalıyız. Sokaklar boşken 2009 ile 2024 arasında çok büyük bir fark oluşmuş her yan kafe ve dükkan olmuş. Artık orada yaşayan yerliler başka yerlere taşınıp burayı tamamen iş merkezi yapmışlar. Şimdilik hala güzel gelecek günlerde böyle kalır umarız.

Datça’nın genelinde bir sakinlik mevcut. Akşam olduğunda çok sevimli ve küçük olan merkeze inip balık veya fast food tarzı şeyler yiyebilirsiniz. Sahil kenarında uygun fiyatlı balık yiyebileceğiniz mekanlar var. Daha sonra yat limanının kenarındaki kafeteryalarda bir Türk kahvesi veya soğuk bir şeyler içerek gün batımı seyredebilirsiniz. Bu sırada yanaşan yatları seyrederken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorsunuz. Datça’da en meşhur olan iki şeyden biri badem diğeri sabunları. Datça bademi gerçekten çok lezzetli ve Istanbul’a oranla oldukça ucuza satın alacaksınız. Özel yapım sabunlarda güzel görüntüleri ve kokuları ile oldukça çekiciler.

Datça, tatilde çok gürültüyü sevmeyen, ama özel ve huzurlu bir tatil yapmak isteyen kişiler için oldukça uygun ve tekrar tekrar gelinebilecek şirin bir bölge.