Bir ülke düşünün, köklü bir tarihe sahip, tarihi yapılarını korumuş ancak modern hayatın gereği olan gökdelenleri de yapmaktan geri kalmamış. İşte Osaka, bir yanında tarih diğer yanında gökdelenlerin yer aldığı, Yokohama ve Tokyo’dan sonra Japonya’ nın üçüncü büyük şehri. Bu şehirdeki ilk ziyaret yeri tam da tarih ve gökdelenlerin bir araya geldiği Osaka Kalesi. Okawa Nehrinin yanında inşa edilmiş olan kaleye taş bir köprüden geçerek giriliyor. Dışarıdan 5 katlı gözüken ancak içeriden 8 katlı olan bu yapı 1586 yılında 100.000 işçinin geceli gündüzlü çalışmasıyla inşa edilmiş. Yapı, konumu itibarıyla kuş bakışı Osaka’yı görüyor ancak bugün bu görüntü gökdelenler tarafından kesiliyor. Yapı gerek mimarisi ve gerekse dışındaki işlemeleri ile gerçekten görülmeye değer. Yaz aylarında (Temmuz ayında) Osaka Kalesinin kuzey batısında kalan Okawa nehri üzerinde Tenjin Matsuri adlı Japonya’nın 3. büyük festivali yapılır. Yaklaşık 100 adet tekne nehrin aşağısına doğru giderken eş zamanlı havai fişek gösterileri de yapılmaktadır. Bu festivalin amacı doğma büyüme Osaka’ lı olan insanların ruhlarına bir saygı gösterisidir ve 1000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Japonya ’nın en eski tapınağı olan Shitenno-ji Osaka’ da Tennoji-ku bölgesinde. Bu tapınağın yapılmasını 6. Yüzyılın ikinci yarısında Prens Shotoku-taishi istemiş. Kendisi, Budizm Japonya’ da henüz çok yaygın değilken bile derin Budizm bilgisi ve inancı ile ün yapmış. Yapı aynı hat üzerinde bir iç avlu, pagoda, ana salon ve Ko-do denen vaazların ve konuşmaların yapılması için inşa edilmiş bir bölümden oluşuyor. Tapınak II. Dünya Savaşı sonrasında restore edilmiş. Bana Japonya’ da her yer çok mistik geldiği için bu tapınağı o mistisizmi hissedebilmek için görün diyeceğim. Tabi herkesin duyguları farklı oluyor bunu gerçekten hissedebilmek için tarihe meraklı olup burada gezerken o günleri hayal etmeniz gerekecek.
Osaka’ da ayrıca dünyanın en büyük akvaryum parklarından biri olan Kaiyukan’ ı görme şansına da sahipsiniz. Buraya giriş ücreti 2000 Yen yani yaklaşık 23$. Büyüklüğünü biraz kavrayabilmek için rakamlar belki yardımcı olur. Burada 35.000 değişik türde hayvan yaşıyor, 14 farklı su tankında balina köpek balıkları var ve burada toplam11.000 ton su bulunuyor. Osaka’da keyif alabileceğiniz bir başka mekan da Universal Studio. Bu stüdyonun kapısından girmek için 65$’ ı gözden çıkarmanız gerekiyor. Fakat bu büyük stüdyo Orlando’da bulunan orjinal stüdyoya yakın büyüklükte. Stüdyo’da Jurassic Park içinde nehir gezintisi yapabilir veya 1930’ların New York’una dönebilirsiniz. Buraya gitmenizi tavsiye ederim, çocuklardan ziyade büyüklerin de ilgisini çeken şaşırtıcı ve eğlendirici teknoloji harikası bir park.
Dotonbori alışveriş ve eğlencenin merkezi. Kalabalık sokaklar, bir çok restaurant ve tiyatronun olduğu bir bölge. Umezu Nehri’ nin ikiye böldüğü Dotonbori bölgesi karşılıklı iki sokağı birleştiren köprülerden oluşuyor. Her bir yandaki sokak oldukça hareketli. Kyoto’ da daha çok geleneksel kıyafetli insanlar sokaklarda dolaşırken görürlürken Osaka’da en çok gözünüze yiyecekler ve tabi restaurantlar takılacak. Burada yemenizi en çok tavsiye edeceğim yiyecek Takoyaki. Tadı İtalyan’ların meşhur yemeği Ravioli gibi ama ahtapot parçalarından yapılan bir yemek. Zaten üzerlerine kimono giymiş çalışanlar siz yolda yürürken restaurant menösünü verip bu yemekleri tatmanız için sizi restaurantlara çekmeye çalışacaklar. Yine Kimono’lu bayanlar geleneksel “Kabuki” (Değişik türde makyaj yapılarak sergilenen ve müzik eşliğinde şarkıların söylendiği bir performans) ve “Bunraku” (Kukla tiyatrosu) seyretmeniz için sizi içeri davet edecekler. Dotonbori’de yürürken binaların duvarlarına çizilmiş dev karikatürler ve resimler dikkatinizi çekecek. Burada bina duvarları reklam panosu olarak kullanılıyor. Her bir duvar rengarenk bir reklamla donatılmış durumda. Japonlar bunların önünde değişik pozlar vererek fotoğraf çektirmeyi çok seviyorlar.
Şehri bütün gün yüyüyerek dolaştığınızda ayaklarınız artık kendilerini zonklayarak size hissettirecek. İşte bu sinyal size ayak masajı yaptırma zamanınızın geldiğini haber veriyor. Birçok küçük dükkanda ayak masajı yapıldığını göreceksiniz. Japonca adı ile Sokushindo, “Soku” ayak veya bacak manasında “Shin” ise merkez anlamında “Do” ya gelince o en önemli kısım, komple disiplin manasında kullanılıyor. Sokushindo’nun kökeni Çin’e ve Buda’ya dayanıyor. Buda ayak masajı ile ayak refleksolojisi (vücutta bazı noktalara masaj uygulayarak gerilimin giderilmesi ve hastalığın tedavisi) planını çıkarmıştır. Tarihde Budizm’in Çin’e girişi seyyahların sayesinde olmuştur. Budizm ile birlikte Buda’nın ayak bilimi de Çin’de öğrenilmeye başlamıştır. Yavaş yavaş Yin-Yang gibi Çin ilaç anlayışı, 5 element teorisi, meridyenler ve oryantal teşhis metodları ile Çin’de kendine iyi bir yer edinip oradan 5. ve 6. Yüzyıllarda rahiplerle birlikte Japonya’ ya gelmiş. Rahipler bu bilgiler ile birlikte birçok bilim adamıda getirip bu bilgileri onlara da aktarmışlar ve ayak masajı da kendine Japonya’da bir yer edinmiş. Bugün bu tekniği öğrenmiş olan bir çok kişi yarım saatliğine de olsa küçük kabinler içerisinde ayaklarınızdaki bazı bölgelere uyguladıkları masajla sizi bir hayli rahatlatıyor. Türkiye’de de refleksoloji uygulayan bazı merkezler var, bu tedavi ile bazı hastalıklarınızdan örneğin, baş ağrısı, sırt ağrısı, bel boyun fıtığı, depresyon ve çağımızın hastalığı stresten kurtulmanız mümkün.
Osaka’da kalmak isterseniz çok uygun fiyatlı hosteller bulabilirsiniz. Bunun için “Osaka Japan Hostels” sayfasına bir göz atmanızı öneririm. En düşük fiyat 9 dolardan başlıyor bu fiyat dünyanın bir çok yeri için çok iyi bir fiyatken Japonya gibi pahalı bir ülkede ise inanılmaz.