Bu şehri ilk görmeye gidişim 2007 yılının buz gibi bir Aralık sonuna denk geldi. Yolunuz Aralık, Ocak, Şubat Prag’a düşerse çok ama çok soğuk olduğunu bir yere not edin hemen. Bir başka kötü yanı pek fazla düzgün fotoğraf çekememiş olmam, artık idare edeceksiniz elimdekilerle. Soğuk olsa da etkisinden hiç bir şey kaybetmeyen Prag, ortaçağ’da bir şehir. Hadi başlayalım gezmeye o zaman.
Prag’da gezilecek yerler
Şehir ortaçağdan fırlamış bugüne gelmiş gibi diyorum ya hep; bunun en büyük sebebi II. Dünya Savaşında çok yıkıma uğramamış olması. 1992 yılında hak ettiği gibi UNESCO Dünya Mirası listesindeki yerini almış durumda. Görülecek yerler listsinde ise Vitava Nehri üzerinde yer alan Karl Köprüsü (Charles Köprüsü) ilk sırada benim için. Yaklaşık 500 metre uzunluğu olan köprünün eni de bir hayli geniş. Buradan araç geçişi yok, sadece yayalara açık. Köprünün üzerinde 30 adet birbirinden estetik heykel yer alıyor. Köprünün giriş ve çıkışında yer alan kuleler de ayrı bir estetik katıyor. Dilerseniz bu kulelere de çıkabiliyorsunuz. Köprünün hemen karşısında ise merdivenli ve oldukca keyifli sokaklardan geçerek ulaşacağınız Prag Kalesi yer alıyor. Oldukca heybetli görünen bu kale dünyanın sayılı büyük kalelerinden bir tanesiymiş. Akşam üzeri kalenin heybetli yansıması Vitava Nehri üzerine düşüyor. fotoğraf için akşam saatlerinde orada olmanızı öneririm.
Charles Köprüsünün alt kısmıda hareketli ve şehrin dar sokakları köprü altında da devam ediyor. Köprünün biraz ilerisinde bir sokak var ki sanırım dünyanın en dar sokaklarından birisi. Bu sokakta iki kişi yanyana yürümeniz mümkün değil. Tek kişi yürüyorsunuz ve sokağın girişlerinde yaya trafik lambaları yer alıyor. Sokakta birisi yürürken girişinde kırmızı yanıyor. Yeşil yandığında bu sokağın bir başından girip doğru hatırlıyorsam 25 – 30 metre uzunluğunda olan bu sokağın karşı tarafına çıkıyorsunuz.
Şimdi köprüden geri dönelim ve eski şehrin meydanına gidelim. Ama giderken de eski şehrin dar ve keyifli sokak aralarında yavaş yavaş ilerleyelim. Bu sevimli sokaklarda dikkatimi çeken ilk şey tüm dükkanların hep küçük olmasıydı. Örneğin bir lokantada 4 masa var. Hediyelik eşye dükkanı 4-5 metrekare, herşeyin küçük olması daha samimi bir hava vermiş bu güzel şehre. Gelelim eski şehre ve astronomik saat kulesine. İşte burası şehrin en çok hırsızlık yapılan alanı. Her saat başı saat çaldığında içinden çıkan kuklaları görmek için insanlar bu saat kulesinin olduğu meydana toplanırlar. Tüm kafalar havadayken hırsızlar aşağıda cüzdan, fotoğraf makinası ne bulurlarsa toplarlar. Aman bu duruma dikkat edin. Bu gösteri yaklaşık bir dakika kadar sürüyor. Şehir meydanı hayli vakit geçireceğiz kiliselerin, kafeteryaların ve minik dükkanların olduğu bir yer. Bu kiliselierin içinde en dikkat çekeni Tyn Kilisesi. Yapımına 14. yy da başlanmış 15. yy da bitirilmiş, müthiş bir gotik kilise. Akşamları ışıklandırılan bu kilisenin gece fotoğrafını da çekebilirsiniz.
Şehrin eski mahalleri içinde önemli bir yeri olan bölge de Yahudi Mahallesi. Buraya girerken bir miktar para ödüyorsunuz. Mahallenin içinde sinagog ve oldukca eski mimari yapılar ile Avrupa’nın en eski Yahudi Mezarlığı da yer alıyor. Bir dönem 1400 ile 1600’lı yıllar arasında Avrupa’da en çok Yahudi nüfusun yaşadığı bir bölge olması açısından burayı görmenizi tavsiye ederim. Prag Kalesine çıkarsanız burada yer alan Altın Yolu mutlaka görmelisiniz. İki katlı veya tek katlı renkli evlerden oluşan bu sokak sizi geçmişe götürecek. Bu sokakta ünlü yazar Franz Kafka’nın evi de yer alıyor.
Bir parça yeni şehre doğru gidersek burada da önemli bir meydan var, Wenceslas Meydanı. Bu meydan kültür mirası listesinde yerini almış. Ortaçağda burası at pazarı olarak kullanılmış. Sonraları ise halkın gösteriler ve kutlamalar için toplanma yeri olmuş. Burası eski şehrin sokakları kadar çekici değil benim için; ama gitmişken görmekte fayda var. Nehrin kenarında değişik modern mimarisi ile dans eden ev mutlaka dikkatinizi çekecektir. Bu bina Hollanda’lı bir sigorta şirketine aitmiş. İçinde iş yerleri mevcut dışdan görüp fotoğraf çekebilirsiniz. İki bina birbirine geçmiş dans ediyor gibiler gerçekten. Ben her an yıkılıp yere yığılacakmış hissine kapıldım. Bu güzel şehri yukarıdan seyretmek isterseniz kısa bir füniküler yolculuğu ile Petrin Tepesine çıkabilirsiniz.
Prag’da gezilecek ve görülecek çok yer var. Burada atladığım bir çok yer vardır elbette, gittiğinizde bir kısmını siz de keşfedeceksiniz zaten. Sadece Prag’ı gezmek için iki veya üç tam gün ayırmanızı tavsiye ederim. Hazır turlar genellikle tek başına değil de Viyana, Prag, Budapeşte turu şeklinde bulunabiliyor, bu da tek seferde üç muhteşem şehir demek.
Prag’da Ne Yenir?
Benim ilk defa Prag’da denediğim yemek geyik eti oldu. Kokusu dışında etin lezzetini sevdiğimi söyleyebilirim. Et severseniz bunu deneyebilirsiniz. Geyik eti çorbası bu ülkenin bilinen yemeği değil elbette. Aslında meşhur bir Macar yemeği olan Gulaş’ı Prag’da da deneyebilirsiniz. Genellikle dana etinden yapılan bir tür çorbadır Gulaş. Bir de hamurdan yapılan içinde ceviz, badem ve tarçın olan Trdelnik adında meşhur tatlıları var. Yemekle pek aram olmadığı için gulaş ve hamur tatlıyı denemedim bu konuda pek bir şey diyemeyeceğim.
Prag’da Nerede Kalınır?
Şehirde uygun fiyatlı bir çok yer bulmanız mümkün. Mosaic House’u deneyebilirsiniz. Gidiş tarihinize ve yapacağınız erken rezervasyona göre fiyatı değişse de 15-20 Euro’ya yer bulabilirsiniz. Daha da uygun olsun derseniz Sir Tobys’e bir bakın, orada 10 Euro civarında yer bulabilirsiniz.
Prag’a Nasıl Gidilir?
Kendi başınıza rahatça gidebilirsiniz. Uygun fiyatlı havayolları ile 150-200 usd arası Prag uçak bileti bulmanız mümkün. Ya da bir seyahat şirketinin Prag Turları kısmını inceleyip otel ve ulaşım konularını tek çırpıda halledebilirsiniz. Çek Cumhuriyeti çok değişim geçiren bir ülke ve son durumlarına henüz pek alışmış değil gibiler. Yüzlerinde ve tavırlarında geçmişden gelen bir sertlik var. Gittiğinizde bunu hissedeceksiniz, umarım belli bir süre sonra bu da değişir.
Zehra Aslan eline sağlık güzel bilgiler için teşekkürler.Dediğin gibi Prag bir başka şehir. 2002 yılından dia olarak çektiğim fotoğraflarımdan ilk sergimi aynı yıl Fototrek’te açmıştım.Fotoğraf için müthiş bir şehir zaman olursa yakınlardaki Karlovy , Dresden ve Terezin programa alınır Mayıs ayı uygun olursa ki çok keyifli olur.
Ne zaman?
Rasim Bey,
belki bir gün gezi yaparız