İstanbul’da Spa Keyfi

Geçenlerde bir kaç blog yazarı arkadaşla birlikte Radisson Blu Tuzla’ya davet edildik ve oteli deneyimleme imkanına sahip olduk. Öncelikle yazı içinde göreceğiniz spa kelimesini kullanmak istemediğimi Türkçe olmayan kelimeleri kullanmamaya özen gösterdiğimi belirtmek istiyorum ama ülkemizde malesef bu adla anıldığı için istemesem de spa diyeceğim. Sabiha Gökçen’e giderken çok sık geçtimiz ama hiç fark etmediğimiz bir noktada Şubat 2014 yılından bu yana bu otel varmış. Burası 4000 metrekarelik spa alanına sahip hayli büyük bir otel. Kafanızda canlandırmaya çalışmanıza yardımcı olmak amaçlı neler var bir sayayım. Özel masaj odaları, Türk hamamı, zen bahçesi ve bahçe içindeki kapalı alanda ve açık alanda yer alan jakuzileri, açık yüzme havuzu, iki adet kapalı yüzme havuzu, iki adet saunası, buhar odası, sıcak taş koltuklara yatacağınız dinlenme odası, kuş sesleri içinde mağaradan geçerken üzerinize gelen güzel kokulu su mağarası ve spor salonu ile bir ucundan girip diğer ucundan kaybolup çıkamayacağınız kadar büyük bir mekan.

Otele girdiğim andan itibaren buraya kim neden gelsin diye düşünmeye başladım. Elbette aynı şehirde oturduğum için belki bu yüzden başlangıçta çekici gelmedi. Odamıza yerleşdikten sonra masaj odalarına indik ve Bali’den gelmiş olan Endonezya’lı masözler güzel bir Bali masajı yaptılar. Masaj sonrasında cilalama dedikleri ölü deriyi atmak için yaptıkları uygulama sonrası güzel bir duş alıp akşam yemeğine gidince fikirlerim az biraz değişemeye başladı. Masajda kullanılan masaj yağlarından özellikle portakal müthiş bir dinçlik hissi veriyor. Ayrıca odalarda bulunan duş jelleri, nemlendiriciler ve sabunlar müthiş rahatlatıcı kokuyor. Sabunların kokularını çok beğendim tam bir spa oteline yakışacak türden olduklarını rahatça söyleyebilirim.

Ertesi gün olduğunda sabah beni en mutlu eden şey aynı anda dört farklı kuşun sesini duyarak uyanmak oldu. Evet burası Sabiha Gökçen’e giderken yola yakın bir mekan ama etrafı hala ağaçlık ve bu ağaçlara gelen bir çok kuş var. Bu sesleri dinlemek bile insanı dinlendiriyor. Yurt dışına çıktığımızda ki çok sık seyahat ediyoruz kaldığımız otellerde en çok kıvrandığımız bölüm kahvaltıda peynir olmamasıdır. Aman tanrım bu rüya mı, dedim ilk gördüğümde sanırım sekiz farklı peynir çeşidi vardı. Başka hiç bir şey almadan bir tabak peynirle kahvaltımı yaptım diyebilirim. Ancak böylesi bir spa otelinde markalı kavanozda bal görmek beni mutlu etmedi bunca peynirin yanında. Kavonozun içinde oluşuda o balı daha bir itici yapmıştı ve yanında balı alacak küçük kaplardan yoktu. Neyse ki peynirler bunu örttü benim gözümde.

Kahvaltı sonrası yine eğlenceli saunalar, havuzlar, sular bizi bekliyordu. İlk olarak sauna ile başladık, sonra hemen yanındaki buhar odasına ve orada bunalınca buz musluğundan biraz buz aldık ve girdik mağaraya. Mağaranın içindeki düğmelere bastıkça kuş sesleri eşliğinde bazen ılık bazen biraz daha soğuk ve hoş kokulu su serpintileri eşliğinde yürüyorsunuz. Otelde en çok hoşuma giden yerlerden biri kat kat dizayn edilmiş zen bahçesindeki jakuziler oldu. Buradaki jakuzilerde bir kaç saat geçirilir ama daha deneyimlenecek çok yer var çıkıyoruz. Biraz dinlenmek için dinlenme odasına girdik eyvah şimdi buz gibi mermer koltuğa yatılırmı diye düşündüm ama koltuklar alttan ısıtmalı olduğu için mermer sıcacıktı.

Keyif aldım mı evet hem de çok keyif aldım. İlk gün geldiğimizde yarın sabah kahvaltısından sonra hemen evimize döneriz diye düşünmüştüm ama ertesi gün saat 16:30 civarında otelden ayrılırken erken çıktık biraz daha kalsamıydık diye düşünüyordum. Gördüğüm iki eksikden biri yönlendirme tabelaları eksiği idi. Çıkarken otelin zemin katlarında kaybolup tesadüfen otoparka ulaştık. Bunu düzelteceklerinden eminim. Diğeri ise yemek seçeneklerinin biraz sınırlı olması. Böylesi bir otelde daha zengin çeşit olmalıydı.

Unutmadan burada şirket toplantıları çok keyifli bir şekilde yapılabilir. Bir gece konaklamalı eğitimler olursa çalışanlar aralarda dinlemeye kaçabilirler. Otel havalimanına çok yakın olduğu için buraya gelen iş adamlarının tercihi olacaktır diye düşünüyorum. Uzun beklemeli uçuşlarda çok tercih edilebilir üstelik alandan servis araçları da var. Otelin başlangıç fiyatı 55 Euro ve bir spa oteli. Geçenlerde Hollanda’da bir uzun beklemede dört yıldızlı otelde bundan daha fazlasını ödedik ve otelde hiç bir şey yoktu. Havuz başının yaz düğünlerinde tercih edileceğini düşünüyorum fiyatları gerçekten çok makul. Tabi bu fiyatlar böyle kalırmı bilemem. İstanbul’dan bunalanlar ya da yaşgününde, evlilik yıldönümünde özel bir kutlama yapmak isteyenler için de alternatif hoş bir mekan.